CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala “9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü” vesilesiyle Türkiye’de tütün ürünleri kullanımı ve özellikle elektronik sigara tehlikesine dikkat çekerek yurttaşları ve kamu otoritesini harekete geçmeye çağırdığı bir yazılı basın açıklamasında bulundu.
Birleşmiş Milletlerin girişimiyle, sigaranın zararlarını önlemek, kullanımını azaltmak ve toplumsal farkındalığı artırmak amacıyla her yıl 9 Şubat, Dünya Sigarayı Bırakma Günü olarak anılıyor. Bugün, tütün ve nikotin bağımlılığına karşı yürütülen küresel mücadelenin önemli bir gününe işaret ediyor. Dünya genelinde yüz milyonlarca insanın sağlığını tehdit eden bu bağımlılık, ülkemizde de ne yazık ki geniş kitleleri etkisi altına almış durumda.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, 2022 itibarıyla ülkemiz nüfusunun %28,3’ü sigara içiyor. Erkeklerde oran daha da yüksek: Örneğin 25-34 yaş grubundaki erkeklerin yarısından fazlası (%51,4) sigara kullanıyor. Kadınlarda da özellikle 35-44 yaş grubunda oran %23,2’ye ulaşıyor.
Ülkemizde her yıl yaklaşık 100 bin kişinin tütün kullanımına bağlı hastalıklar nedeniyle hayatını kaybettiği tahmin ediliyor. Tütün ürünlerinin olumsuz etkisi yalnızca erken ölümler ve sağlık sistemine getirilen ek yük ile sınırlı kalmıyor; toplumun sosyal, ekonomik ve psikolojik refahını da baltalıyor.
Yeni Tehlike: Elektronik Sigara
Geleneksel sigara kullanımının yanı sıra son yıllarda giderek yaygınlaşan elektronik sigaralar (e-sigara), “ısıtılmış tütün ürünleri” gibi “yeni nesil” ürünler de benzer veya daha ciddi tehlikeler barındırıyor. Bağımlılık yaratma potansiyeli oldukça yüksek olan bu ürünler, ülkemizde yasak olmasına karşın özellikle gençler arasında hızla yayılıyor ve hem sağlık hem de sosyal açıdan endişe verici sonuçlar doğuruyor.
Elektronik Sigara: Daha Az Zararlı Değil
Elektronik sigaralar, tütün şirketleri tarafından daha az zararlı olduğu iddiasıyla piyasaya sunuldu ve kısa zamanda nikotin bağımlılığını farklı biçimde sürdürmenin bir aracı haline geldi. Oysa Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ve çok sayıda bilimsel araştırma, e-sigara ürünlerinin yoğun nikotin, ağır metaller ve kanserojen kimyasallar içerdiğini gösteriyor. Bu cihazların ve içindeki sıvıların daha az zararlı olmadığı, tam aksine sağlığı tehdit eden çeşitli maddelerin meçhul oranlarda karışımı olduğu ortaya konmuş durumda. Bunların akciğer dokusunu tahriş ettiği, zamanla kalp-damar hastalıklarına zemin hazırladığı ve potansiyel olarak kansere sebep olabildiği ortaya çıkmış durumda. E-sigaralar, yaklaşık 16 bin çekici aroma ile sosyal medya ve etkileyiciler aracılığıyla çocukları ve gençleri hedef alıyor. Özellikle aromalı ürünler, genç kitleyi kendine çekmek ve nikotine alışkın olmayanların kolayca bağımlı hale gelmesini sağlamak için tasarlanıyor. Çilek, vanilya, çikolata gibi tatlar, nikotin bağımlılığını maskeleyerek daha zararsız algılanmasına yol açıyor. Kullanılan nikotin oranı ve içeriği denetimden yoksun sentetik katkı maddeleri göz önüne alındığında, e-sigaranın “düşük riskli” bir seçenek olduğu iddiası bilimsel temelden yoksundur. Bilimsel kanıtlar, e-sigara ürünlerinin sağlığa zararlı olduğunu ve güvenli olmadığını açık olarak ortaya koymaktadır.
Gençler ve Bağımlılığın Gizli Yükselişi
Bugün nikotin bağımlılığının en tehlikeli boyutu, genç nüfus arasında giderek yaygınlaşmasıdır. Nikotin, gelişim çağında olan beyin yapısında kalıcı hasarlara yol açabilir; duygu durum bozuklukları, konsantrasyon eksikliği, dürtü kontrolü sorunları, hatta başka madde bağımlılıklarına yatkınlık gibi problemler yaratabilir. Elektronik sigaralar ise “modern,” “teknolojik” veya “trend” imajıyla özellikle sosyal medya aracılığıyla pazarlanarak gençleri kolayca etkisi altına alıyor. Bu süreçte aileler, eğitimciler ve yetkililer çoğu zaman sorunun farkına varmakta geç kalıyor.
Kadınlar, Gebelik ve Riskler
Elektronik sigara piyasaya “daha temiz” veya “daha hafif” bir seçenek olarak sunulsa da, gebelikte e-sigara kullanımı bebeğin gelişimini olumsuz yönde etkileme potansiyeline sahiptir. Anne adayının nikotinden uzak durması ne kadar önemliyse, elektronik sigaradan alacağı nikotin ve kimyasalların da bebeğe geçme riski o derece tehlike arz eder. Gebelikte elektronik sigara kullanımı veya maruziyeti nedeniyle erken doğum, düşük ve bebek ölümleri gibi olumsuz sonuçlar artabilir.
Elektronik Sigara ve Sigara Bırakma Mücadelesine Olumsuz Etkisi
Geleneksel sigara karşıtı politikaların, özellikle gelişmiş ülkelerde kayda değer başarılar elde ettiği biliniyor. Fakat e-sigara ve ısıtılmış tütün ürünlerinin hızlı yükselişi, birçok ülkede sigarayı bırakma oranlarını düşürmüş, hatta gençlerde nikotin bağımlılığı oranlarını eski yüksek düzeylerine geri taşıyacak bir karşı-etki yaratmış, nikotin bağımlılığını canlı tutmuştur. ABD’de lise öğrencileri arasında elektronik sigara kullanımının çok kısa sürede keskin biçimde arttığı görülmüştür.
Ticari Kandırmacalar
Ulusötesi tütün şirketlerinin yeni pazarlama politikaları, düşük ve orta gelirli toplumlarda daha fazla tahribat yaratmaktadır. Bu şirketler, yeni ürünler ve reklam kampanyalarıyla kazançlarını koruma peşindedir. Tütün şirketlerinin pazarlama stratejilerinin ardında, bağımlılığı sürdürmek ve kâr oranlarını korumak yatıyor. Sonuçta tütün ve nikotin ürünleri, sağlık hizmetlerinin üzerinde büyük bir yüke, aile bütçelerinde de önemli bir gider kalemine dönüşmekte. Devletin, halk sağlığını koruyacak sıkı mevzuat ve yaptırımlarla bu sektörün manipülatif stratejilerine dur demesi gerekir.
Ülkemizde Tütün ve Elektronik Sigara Verileri
Türkiye’de resmi araştırmalar, e-sigara kullanımının henüz kitlesel ölçekte bir “salgın” düzeyinde olmadığını gösterse de, özellikle genç nüfus içinde deneme oranlarının hızlı arttığı ortaya çıkmaktadır. Liselerde, üniversitelerde birçok öğrencinin “bir kereliğine” e-sigara denediği, bir kısmının da düzenli kullanıcı haline geldiği raporlanmaktadır. Dahası, yasal kısıtlama mevcut olsa da, internet üzerinden veya bavul ticaretiyle e-sigara ve aromalı likitlere ulaşmak maalesef oldukça kolay. Bu durum, kamusal denetimde ciddi bir eksiklik olduğunu yansıtıyor.
Tütün Endüstrisinin Sorumluluğu
Dünya genelinde sigara içenlerin büyük çoğunluğu düşük ve orta gelirli ülkelerde yaşarken, tütün şirketlerinin önemli bir bölümü gelişmiş ülke merkezlidir. Bu çarpıklık, tütünün küresel bir eşitsizlik aracına dönüştüğünü gösteriyor. Elektronik sigara da aynı çarkın “yeni ürünü” olarak piyasaya sürülmüştür. Şirketler, klasik tütünde daralan pazar paylarını, elektronik sigaralarla doldurmayı hedefliyor. Böylece, yasal kısıtlamalardan kaçmak ve “yenilikçi ürün” imajı yaratmak suretiyle pazar paylarını artırma stratejisi güdüyorlar.
Devletin Rolü ve Beklentiler
Tütün ürünlerine ve elektronik sigaraya karşı mücadelede, devletin kamu yararını merkez alan tutarlı ve güçlü politikalarına ihtiyaç var. Ülkemizde 2011 yılına kadar tütüne karşı etkili bir mücadele sergilenirken, 2012 ve sonrasında bu mücadelenin zayıfladığı gözlenmektedir. 2012 yılında 15 yaş ve üzeri her gün tütün ürünü kullanan bireylerin oranı yüzde 23,2 iken, bu oran 2022 yılında maalesef yüzde 28,3’e kadar artış göstermiştir. Bu oran kadınlarda yüzde 10,8’den yüzde 15,5’e; erkeklerde ise yüzde 35,9’dan yüzde 41,3’e yükselmiştir.
Kapalı alanların denetimi, reklam ve sponsor yasakları, internet satışının engellenmesi, gençleri özendiren pazarlama yöntemlerinin önüne geçilmesi gibi önlemler zayıfladığında, tütün şirketleri ve e-sigara üreticileri kolayca egemenlik alanını genişletiyor. Elektronik sigaranın özendirilmesine sessiz kalınması, sigara bırakma hizmetlerini de olumsuz etkiliyor. Oysa bağımlılıkla mücadele, ancak devletin kararlı duruşu, mevzuatın güncellenmesi ve saha denetimlerinin ciddi yapılmasıyla kazanılabilir.
“Dünya Sigarayı Bırakma Günü” Aracılığıyla Bir Çağrı
9 Şubat Dünya Sigarayı Bırakma Günü, bütün bu gerçekleri göz önüne alarak, geleneksel sigara kullanımının yanı sıra elektronik sigara, ısıtılmış tütün ürünü gibi yeni biçimlere karşı da güçlü bir duruş sergileme ihtiyacını bize hatırlatıyor. Toplum sağlığını iyileştirmek, yalnızca bireylere yüklenemeyecek kadar büyük bir sorumluluktur. Cumhurbaşkanlığı Hükümeti, süratle etkin denetimler yapmalı; e-sigaranın internet satışı, sosyal medya reklamları, aromalı ürünlerin gençlere cazip gelen renkli ambalajları gibi tuzak mekanizmaları durdurulmalıdır. Öğrencilere ve gençlere yönelik eğitim programları, tütün bağımlılığından koruyucu stratejiler içermelidir.
Başta genç nüfus arasında olmak üzere hızla yaygınlaşan elektronik sigara tüketimine dair kamuoyunu uyarmak istiyorum. Yurttaşlarımızı ve kamu otoritesini, tütün endüstrisinin ticari çıkarları karşısında, kamu yararını savunmak için birlikte harekete geçmeye çağırıyorum.