Bursa’nın talihsizliğine bakın!
Yenisi yapılacak diye yıkılanlar, yapılmamış…
Yeni proje olarak başlananlar, bitirilmemiş…
Bursa, 21’nci yüzyılın neredeyse ilk çeyreğini yıkıcı kayıplarla geçirmiş durumda… Eyvah ki eyvah!
Bu şehir “bir dönemin en çok kaybedeni” olmak zorunda mıdır? Bir şehre ve yaşayanlarına böyle acı bir kader çizilebilir mi? Demek ki oluyormuş…
KAYBEDEN HEP BURSA VE BURSALILAR
Bursa’nın AK Partili ilk Büyükşehir Belediye Başkanı Hikmet Şahin’in (2004-2009) görev dönemini de -kendinden sonra gelenlere oranla, adil ve hoşgörülü yaklaşımlarını özenle not ediyorum- belirtmek gerekiyor ama maalesef o da hatalar yaptı. Sonradan Korupark’ın kurulduğu o arazinin satışını takiben imar planı değişiklikleriyle sağlanan rant bunların başında geliyor. Ayak direse de engel olamadı ve “çoook yükseklerden” esen rüzgârlara boyun eğdi. İtirazlarının bedelini de yeniden aday gösterilmeyerek ödedi. Sanırım sarı öküz, o araziydi… Bursa bir daha dikiş tutmadı.
Doğrusunu isterseniz, içimi en çok acıtan, Atatürk Stadı’nın yıkılmasıdır. Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın helikopterle Bursa üzerinde tur atarken yeni stat yeri olarak şu an kurulu olduğu eski Velodrom arazisini işaret ettiğini biliyoruz. Atatürk Stadı’nın yıkılıp millet bahçesi yapılması da aynı şekilde kararlaştırıldı. Hiç kimse de çıkıp, “Sayın Başbakan, Atatürk Stadı’nın millet bahçesi yapalım dediğiniz arazisi topu topu 40 dönüm. Bitişiğindeki Kültürpark ağaçlar içerisinde ve tam 400 dönüm. Burada millet bahçesine gerek yok, zaten Kültürpark var” demedi, diyemedi.
UEFA kriterlerini karşılayan, milli maçlara, Bursaspor’un Süper Lig şampiyonluğuna, Şampiyonlar Ligi seremonisine ev sahipliği yapmış, daha yıllarca sıkıntısız kullanılabilecek o stat, Bursa dinamiklerinin “hiç değilse şeref tribünü korunsun” taleplerine bile kulak tıkanarak yıkıldı.
Amaç anıları ve Atatürk’ün adını, Cumhuriyet aksı olarak bilinen o bölgeden silmek olunca… Atatürk Stadı’nın ardından Atatürk Spor Salonu ve bitişiğindeki kapalı yüzme havuzunu yıkılırken gösterilen nobranlığın neyine şaşıracaksınız? Alinur Aktaş’ın “yerine aynı isimle yenisini yapacağız” deyip, koca Bursa’yı İnegöl’e bile küçük gelecek 3.000 kişilik spor salonuna mahkûm etmeye çalışması da cabası… Ayrıca şu da var ki, Alinur Aktaş yeni spor salonuna dair göstermelik temel atma töreni dışında hiçbir hamle de yapmadı. (Bugünkü konumuz değil ama olumsuzluğu çok, Bursa’da başlayıp-bitirdiği projesi, adını yad ettirecek önemli bir hizmeti de yok.)
Yeni stadın yerine olduğu gibi, yeni yapılacak Şehir Hastanesi’nin yerine de Ankara’da masa başında karar verildi. Herhalde, “Şehir Hastanesi yapılıyor, müşterisiz kalmasın!” diye Bursalıların Devlet Hastanesi adıyla bildiği Memleket Hastanesi, Zübeyde Hanım Doğumevi, Prof. Dr. Türkan Akyol Göğüs Hastalıkları Hastanesi plansız programsız kapatıldı. Yıldırım’da bulunan eski Bursa Tıp Fakültesi Hastanesi’nin binası, yerine kurulan Yüksek İhtisas Hastanesi de taşındıktan sonra yıkıldı ve halen daha boş duruyor. Güya bu hastane binaları ya güçlendirilecek ya da yıkılıp yeniden yapılacaktı. Hiçbir hareket olmadı.
Bursalılar “müşteri” değil, “hasta” olarak görülmek istiyor ama AK Parti iktidarı ve Sağlık Bakanlığı’nın bunu anladığını düşünmek için elimizde yeterli veri yok. Türkiye’nin dördüncü büyük şehrinde, sağlık hizmetlerine erişim çok zorlaştı, Şehir Hastanesi çok uzak, uzman doktor yetersiz, randevu bulmak zor. Bursa’da yoğun bakım yatağı krizi aşılamıyor. CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala’nın yazılı soru önergesine de konu ettiği üzere, on bin hasta başına düşen doktor sayısında da yatak sayısında da diğer büyükşehirlerden çok çok gerilerdeyiz.
Bana göre yer seçimi yine yanlış ama kaba inşaatı bitmiş durumdaki Ali Osman Sönmez Devlet Hastanesi yıllardır süründürülüyor. Bir türlü tamamlanıp açılamıyor. CHP Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Bursa ziyareti sırasında “Üç ay sonra hizmete açılacak” dediği hastanenin aradan 6 ay geçmesine karşın açılmamasını dün yaptığı bir açıklamayla eleştirdi.
ALT ALTA YAZINCA FECİ DURUM NETLEŞİYOR
Değerli okur…
Arşive bakmaya bile gerek kalmaksızın ana hatları yazıyorum. Arşive ayrıca göz atsak, hatırlayacak daha ne detaylar çıkar.
Yazı uzadı biliyorum ama yıllardır “sadece Bursaspor değil, Bursa şehri küme düştü” yorumlarına yol açan bu olumsuz tabloyu iyice netleştirebilmek için bu örnekleri sıralamam gerek… Örneğin sağlık bozuldu, sanki eğitimin durumu iyi mi?
Sahi, okullar var yıkılan… Bursa’da tam 25 okul depreme dayanıksız olduğu gerekçesiyle yıkıldı. Bu gerekçeyi elbette ciddiye almak gerek, ivedilikle yeniden yapılmalarını bekliyoruz. Peki yıkılanların yerine yenisi yapıldı mı? Haydi, tahmin edin bakalım, iki-üç okul dışında, yapıldı mı? Menemen’de şehit edilen ve yıkılmadan önce okulun girişinde büstü bulunan Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay’ın okulu (1906 yılında “Bursa Hamidiye Medrese-yi Muallimini” adıyla Öğretmen Okulu olarak kurulmuştu. Sonradan adı Çelebi Mehmet Anadolu Lisesi oldu) yeniden yapıldı mı örneğin? Cevap vereyim, hayır!
“Bütün okulları İmam Hatip yapacağız” inadı yüzünden gelinen noktaya bakın! Her köşe başında kimsenin tercih etmediği, sınıfları boş kalan imam hatip liseleri öylece dururken… AK Parti tarafından “nitelikli okul” adı verilen, sınavla girilen okullara yenileri eklenemedi, iyi mi?
Son birkaç yıldır okulları ve öğrencileri (ısrarla STK olarak tanımladığı) tarikat ve cemaatlere teslim eden Millî Eğitim Bakanlığı, çok ilgi gören Anadolu ve fen liselerinin değil, inatla ve ısrarla talebin olmadığı imam hatip liselerinin sayısını artırdı. 2020 LGS Sınav Kılavuzu’ndaki verileri esas alarak yaptığım incelemeye göre, Bursa’nın 5 ilçesinde sınavla öğrenci alan bir tane bile lise yok. 12 ilçemizde Anadolu Lisesi, 11 ilçemizde fen lisesi bulunmuyor.
2020’ye göre Bursa’da sınavla öğrenci alan Anadolu liseleri sadece Osmangazi, Nilüfer, Mudanya ve Yıldırım’da bulunuyor. Diğer illerimizde olduğu gibi Bursa’da da en çok ilgi gören okul türü olmasına rağmen, Büyükorhan, Gemlik, Gürsu, Harmancık, İnegöl, İznik, Karacabey, Keles, Kestel, Mustafakemalpaşa, Orhaneli, Orhangazi ve Yenişehir’de merkezi sınavla öğrenci alan Anadolu lisesi yok. Büyükorhan, Harmancık, İznik, Keles ve Orhaneli’de ise bırakın Anadolu lisesini, sınavla öğrenci alan hiçbir lise yok.
Aradan geçen 4 yıllık sürede ilave edilmiş birkaç okul vardır umarım… Bu konuyu da başka bir yazıda detaylarıyla irdeleyeceğim.
“DOĞANBEY TOKİ FELAKETİNİN MÜSEBBİBİ, ANKARA”
Bütün okların sonradan dönemin Osmangazi Belediye Başkanı Recep Altepe’ye döndüğü Doğanbey TOKİ’den söz etmiyorum bile! Osmangazi Belediyesi’nin tamamen tahakküm altına alındığını, -Recep Altepe’nin de siyaseten bir bakıma Hikmet Şahin’in kaderini paylaştığı- Doğanbey TOKİ operasyonunun da başından sonuna kadar direkt Ankara’dan yönetildiğini bir kenara yazalım.
Bursa Havaalanı da ayrı bir konu… Recep Altepe döneminde yeniden hava meydanı kimliğine kavuşturulmak üzere doğru hamleler yapılmıştı. Gelin görün ki bu havaalanı arazisi, “şehir içinde havaalanı mı olur?” diye düşünen AK Partili son büyükşehir belediye başkanı Alinur Aktaş’ın ise -müstakbel toplu konut alanı olarak- gözdesiydi. Kimi gazetecilere şevkle “pembe cumbalı evler, konaklar” anlatıyordu, hatta Bursa havaalanı arazisine yapılacak şu kadar daire diye rakamlar da zikrediliyordu. Lütfedip arazinin bir bölümünü şehircilik ve sosyal hizmetler için ayırmayı da düşünmüşlerdi. Ankara’ya birtakım dosyalar da götürdü. Bunu nereden biliyoruz? Çünkü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan bizzat kendisi anlattı.
Erdoğan, partisinin İstanbul’daki bir ilçe kongresinde (mart 2018) Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Alinur Aktaş ile yaşadığı diyaloğu aktararak, “Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı dün yanımdaydı. ‘Şehir merkezindeki havalimanını eğer müsaade ederseniz kaldırmak istiyorum’ dedi. ‘1400 dönüm arazi. Burayı ben değerlendirmek istiyorum’ dedi. Ben de ‘Sabırlı ol’ dedim. Oturalım konuşalım ondan sonra…” şeklinde cevap verdiğini anlattı. Merak edenler, Google’dan bulabilir.
CHP başta olmak üzere kent dinamiklerinin topyekûn itirazının etkisi oldu mu bilinmez ama bu konuda adım atılmadı ya da atılamadı. Oturulup konuşuldu mu, konuşulmadı mı? Bilmiyoruz. Ancak Alinur Aktaş bir şey yapmadıysa bile yine de bir şey yaptı ve havaalanı yakınlarında sonradan kurulan Downtown, o bölgenin lokomotifi oldu. Bursalıların vakti zamanında kampanyada para toplayarak arazisini satın alıp Türk Silahlı Kuvvetleri’ne hediye etmesiyle kurulan havaalanı ise (iniş şeridi adı altında eksik hizmet veriliyor olsa da, kule görevlisi bile bulunmasa da) betona-ranta açılamadı ve halen daha havaalanı…
“AŞKIMIZ, BURSA HIZLI TREN PROJESİ GİBİ OLSUN!”
Saymakla bitmiyor ki…
Geçmiş dönem CHP Bursa İl Başkanı İsmet Karaca‘nın “Aşkımız Bursa Hızlı Tren Projesi gibi olsun, hiç bitmesin!” diye, raya hasret demiryolu hattında yürüyüş yaparak gündeme taşıdığı, meğer “yük trenine evrildiği” de sonradan ortaya çıkan Bursa Hızlı Tren Projesi… Bakanlık tarafından muhammen bedelin üç kat fazlasına ihale edilen Bursaray’ın Geçit-Şehir Hastanesi hattı… Gemlik’in taşınması… Yapılmayan, bitirilemeyen işler-projeler AK Parti’nin Bursa’ya uzanan merkezi projeleri ve gerekse AKP’li Bursa yerel yönetimlerinin başarısızlıklar manzumesi halinde uzayıp gidiyor.
“YERELDEKİ BAŞARI, MERKEZİ İKTİDARA TAŞIYACAK”
Olan oldu bir kez, Bursa tam çeyrek yüzyıl kaybetti… Artık geleceğe daha güvenle bakma zamanı… Başta Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey olmak üzere, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Mudanya Belediye Başkanı Deniz Dalgıç, Gemlik Belediye Başkanı Şükrü Deviren, Mustafakemalpaşa Belediye Başkanı Şükrü Erdem, Harmancık Belediye Başkanı Haşim Ali Arıkan‘a çok iş düşüyor.
Bunca yıl ihmal edilen Bursa için yerelde çok çaba harcamak, doğru hamlelerle Bursa’yı yine-yeniden eski zamanların göz alıcı şehrine çevirmek için gece-gündüz çalışmak gerek. Unutulmasın ki yerel yönetimlerin başarısı, merkezi iktidarın kapısını açacak anahtar olacaktır.