İşadamı Celal Sönmez’in sattığı Bursa hakimiyet gazetesinde yeni sahiplerince “tarafsız” olacağı duyurulan yayın politikası, birkaç ay içerisinde tümüyle iktidar yanlısı hale dönüştü, bu çerçevede eski kadroyla vedalaşmalar da birer birer sürüyor. Son yazısında Z kuşağının protesto eylemlerindeki rolünü ele alarak Benjamin Franklin’in “Gençliği anlayamadığımız an, dünyadaki işimiz bitmiş demektir” sözüne işaret eden köşe yazarı Aysun Karlı ile de yollar ayrıldı. Karlı, yazılarına son verildiğinin telefon yoluyla kendisine iletildiğini söyledi.
İşte Aysun Karlı’nın Bursa hakimiyet’teki son yazısı…
Protestoların DNA’sı, kromozonların tepkisi, mesajlar!
- Aysun KARLI
Mevzuya hangi açıdan baktığınız önemli! Birde bakıp görebilmek…
Gündemdeki X, Y, Z kuşağı tartışmalarını bir kenara bırakıp, X ve Y’yi biyolojik açıdan değerlendirdiğimizde ilginç bir gerçek karşımıza çıkıyor:
Kadınlar iki X kromozomu taşırken (46, XX), erkekler X’in yanında Y kromozomunu bulunduruyor (46, XY). Genetik bilimi açısından bu temel fark, biyolojik ve davranışsal farklılıkların birçok yönünü şekillendiriyor. Elbette, uzmanlar bu konunun daha derin analizini yapacaktır.
Peki ya Z faktörü? Bu, tavuklarda cinsiyeti belirleyen kromozomlardan biriymiş! Demek ki, son eylemlerde Pikachu’nun sembolleşmesinin tavuğunda ötesinde ince bir gönderme elbet..! Belki de sokaklarda bir araya gelen gençler, tüm bu kromozom çeşitliliğinin ve kuşak farklılıklarının canlı bir yansımasıydı. Senaryo, psikoloji vs’nin daha ötesine bakmak gerekiyor! Z, kafası sadece kumdaki tavuktan ibaret değilmiş demek!
Bu noktada, kuşaklar üzerine yapılan analizler, günümüz protesto hareketlerini anlamak için önemli bir veri sunuyor. Kuşak çatışması ya da dayanışması, toplumsal hareketlerin dinamiklerini belirleyen en büyük faktörlerden biri. Ancak son protestolarda net bir ayrım vardı: Gençler ve 60 yaş üstü daha kararlı, daha etkin ve etkiliydi.
Sosyolojik açıdan bakıldığında, bu iki grubun ortak noktası ne olabilir? Gençler, geleceği sahiplenmek için mücadele ediyor; yaşlılar ise hayatları boyunca edindikleri tecrübeyle adalet arayışına katkıda bulunuyor. Temkinli veya çekimser değillerdi..
Bu ayrımı en net gösteren analizlerden biri, Toplum Çalışmaları Enstitüsü tarafından yayımlanan “KİM BU GENÇLER – İmamoğlu Protestoları Katılımcı Analizi ” raporuydu. 24-26 Mart 2025 tarihleri arasında, saat 19.00-23.00 arasında Ankara’nın Kızılay Meydanı’nda toplanan ve 19 Mart 2025’te Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasıyla başlayan protestolara katılan 208 gençle yüz yüze görüşmeler yapılmış. Katılımcıların çoğunluğu Atatürkçü ve milliyetçi kimlik taşıyor. Protestolarda en büyük sorun olarak adalet eksikliği öne çıkıyor.
Elde edilen verilere göre; eylemciler demografik olarak Türkiye’ye kıyasla çok daha genç ve yüksek eğitimli bir grup. Bununla beraber eylemciler sadece demografik olarak değil sosyo-ekonomik durum, siyasal talepler ve tutumlar bakımından da Türkiye’nin ulusal oranlarından önemli ölçüde ayrışmakta. Ekonomik tatmin seviyesi son derece düşük olan bu grup uzun vadede Türkiye’nin iyi bir yer olacağına inanmakta ve bunun gerçekleşmesinin halk olarak kendilerine bağlı olduğunu ifade etmekte..
Ancak son dönemlerde bu, sadece Türkiye’ye özgü bir tablo değil. Aynı yaş grubundan yola çıkarsak Yunanistan ve Sırbistan’daki gençler, son yıllarda yaşanan adaletsizliklere karşı kitlesel eylemler düzenledi. Kimi zaman hükümet baskısı ya da sosyal eşitsizlik, kimi zamanda kazalar, ölümler bu kuşakları sokağa çıkmaya zorladı. Öte yandan, Türkiye’de gençlerin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik durum, gelecek endişesi bu tepkileri şekillendiriyor. Son 20 yılın gençleri, yoğun bir birikimi öfke ve tepkiyle dışa vuruyor. Bu kuşaklar, geleneksel siyaset anlayışına sıkı sıkıya bağlı olmadan, olup biteni analiz etme ve yorumlama yetileriyle hareket ediyor. Yani mesele yalnızca siyasi değil; sosyal, ekonomik ve psikolojik birikimin getirdiği doğal bir sonuç.
Bugünün gençliği, artık sadece izleyen değil, sorgulayan ve hesap soran bir kuşak. Gençlik Kodu: XY’den Z’ye Direniş.. Matematik değil, adalet hesaplanırken (A), kromozonuna önemli bir gönderme yapılıyor.. Burada altını önemle çizmek istediğim konuysa asıl şu. Politize olan her şey değerini yitiriyor. Nasıl bugün siyasallaşan her kurum güvenini, itibarını yitirdiyse sağ ya da soldan tepki koyan kitleyi siyasi figürlerin doğru okuması gerekiyor.
GÜNÜN SÖZÜ
“Gençliği anlayamadığımız an, dünyadaki işimiz bitmiş demektir.” (Benjamin Franklin)