Bursaspor Süper Lig’den düştükten sonra sanıyorum ilk kez, hem teknik heyet, hem takım hem yönetim olarak güzel bir hava yakalanmış oldu. Yönetim kademelerindeki olumlu hava ve elbette ki kulübün ekonomik yapısındaki -görece- iyiye gidişin, hem teknik heyete, hem futbolculara, hem de cefakâr taraftarından futbol seyircisine kadar her kademede etkili olduğunu söylemek gerek. İlk haftanın deplasmanda 3 puanla geçilmesi de bu olumlu havaya müthiş hava kattı, güzel başladı, umuyoruz ve diliyoruz ki, sonu da güzel olacak…
da…
Maalesef, bu güzel havayı Düzce Valiliği ve Düzce Emniyet Müdürlüğü bozdu. Cihat Özkan’ın Bursa Haber’de yayınlanan çoook nazikçe ifade edilmiş yorumuna katılıyorum, “Bursaspor’un ağırlığını bu alt ligler ve küçük şehirlerdeki emniyet bürokrasisi kaldıramıyor. Ev sahibi takımın evinde 300-500 kişiye oynamasına alışkın adamlar, bir anda karşılarında deplasmana 1.500-2000 kişi gelen Bursasporluları görünce saçma sapan işler yapıyorlar…”
Aynen de öyle oldu zaten… Her aşamada Bursaspor taraftarı coplamanın mantığı nedir allah aşkına? Otobüsten inerken cop, stada girerken cop, stada giremeyip bekletilirken cop… Dışarıda kalan taraftara yapılan kötü muameleyi protesto ederek tribünleri boşaltan taraftara cop… Tribünü boşaltıyor taraftar, kimseyle bir diyalogu yok, stadyumdan çıkarlarken (kimin emriyle olmuştur, araştırılıp bulunmalıdır, bu görev müfettişlere, muhakkiklere filan değil, görevini hakkıyla yapacak Cumhuriyet Savcılarına verilmeli) cop koridoru ya da cop tüneli yapmışlar, mecburen geçen her taraftarın kafasına, kabasına, sırtına cop yağıyor. Kanımız dondu.
Peki sonuç?
Düzce’de maç günü asayişi sağlama ve kriz yönetmedeki tüm bürokratik beceriksizliği, yetki aşımı ve görevin kötüye kullanılmasını bir polis memuruna yıkmışlar. Düzce Valisi’nin, Düzce Emniyet Müdürü’nün hiçbir idari kusurları yok elbette ki! (Haşa, olur mu hiç?) Bütün bu rezalete sadece bir (rakamla 1) polis memuru yol açmış… O polis memurunu görevden uzaklaştırmışlar. Dava kapanmış… Olmuş, bitmiş…
Öyle mi oluyor? Kapanıyor mu gerçekten? Yaka sıyırmak bu kadar kolay mı? Hükümet, İçişleri Bakanlığı ne yapacak? Bursasporlu taraftarlara yasal bir gerekçesi yokken, insafsızca vurulan o copların bir karşılığı olacak mı, olmayacak mı? İzleyeceğiz, göreceğiz…
Bursaspor taraftarına daha ilk deplasmanda yaşatılan zulüm, bundan sonrası için de işaret fişeği olarak düşünülmeli. Bursa milletvekilleri, Bursa Valisi ve Bursa Emniyet Müdürü dahil, tüm seçilmişlerin ve bürokratların kendi eş görevlerindeki kesimlerle işbirliği ve danışma içerisinde olması gerek.
Kişisel olarak, AK Partili siyasilerden hiçbir umudum yok (vekillerden, eski-yeni bakanlardan bu şehirle yakından-uzaktan alâkası olan Faruk Çelik dışında herhangi biri var mı, bilmiyorum, bugüne kadar ne yaptıkları daha doğrusu yapmadıkları da malum, ondandır muhtemelen) ama Bursaspor’a verdiği destek yakından bilinen Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in diyalog kurmada önemli rolü olacağını düşünüyorum. Aksi halde, bu sezon biter mi? Biterse nasıl biter?
Düzce’de hep olumsuz şeyler yaşanmadı. Düzcesporlu taraftarların misafir ekip Bursaspor’a, Bursaspor taraftarının da evsahibi Düzcespor’a, saygı dolu karşılıklı jestlerini güzellikler arasına not etmemiz lazım…
Unutmadan eklemek isterim. Türkiye Futbol Federasyonu’nca oluşturulan “Turkcell Fair Play Ligi”nin 2009-2010 sezonu şampiyonu, aynı zamanda Süper Lig Şampiyonu da olan Bursaspor’du. Takım sahada önüne geleni ezdi, taraftar tribünde sadece kendi takımını destekledi, başka işlerle ilgilenmedi bile, hiçbir kışkırtmaya gelmedi. Futbolcusuyla, taraftarıyla elde edilen bu ünvanın sahibi olan Bursaspor, fairplay birinciliğiyle ayrıca 500 bin dolar para ödülü de almaya hak kazanmıştı.
2024-2025 sezonundayız, slogan belli…
O sene, bu sene… Yol aynı, hedef aynı… Bu şehir inanır ve kenetlenirse, sonuç da aynı olacak…