Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Halil FERAH

En kötüsü geride kaldı dediler, biz de inanmak gibi bir hata yaptık

Her şey o meşhur cümleyle başladı:
“En kötüsü geride kaldı.”

Kim söyledi, bilmiyoruz. Belki bir bakan, belki bir bilim kurulu üyesi, belki de sabah kahvesini yudumlarken içinden geleni söyleyen bir kamu görevlisi. Ama her kim söylediyse belli ki “Halkla Nasıl Konuşulur ama Bir Şey Anlatılmaz” başlıklı dersi sınıf birinciliğiyle geçmiş.

Hatırlıyorum, bu cümleyi ilk duyduğumuzda takvimler muhtemelen 2018’i gösteriyordu. Dolar 4’ten 5’e tırmanmıştı, piyasada hafif bir panik havası… Ama sonra biri çıktı dedi ki:
“Sakin olun, en kötüsü geride kaldı.”

Öyle bir söylediler ki biz de sanki önümüzde bir “güzellikler tablosu” açılacak sandık. Sandık da… çıkan başka şeyler oldu. Dolar 6, sonra 7, sonra 8. Ekranlarda 8 ama dövizcide 9, o da torpilli fiyat. Yani öyle bir geride kalış ki, her yeni gün bir öncekini nostaljik hale getiriyor.

Pandemi geldi. “Maske, mesafe, hijyen.” Ardından klasikleşen cümlemiz yeniden sahnede:
“En kötüsü geride kaldı.”

O kadar geride kaldı ki hâlâ el dezenfektanı görünce refleksle cebimize kaçıyoruz. Maskeleri attık ama güvenimizi gömüye verdik. Kolonya kokusu travma, grip belirtisi paranoya, AVM’ye girmek cesaret işi.

Deprem oldu. Acı büyüktü. Dediler ki:
“Bir daha böyle acılar yaşanmasın, yaralar sarılıyor, en kötüsü geride kaldı.”

Sarıldı evet… Ama çadırların fiyatı biraz sarstı. İhaleler kimlere gitti, kaç kişilik çadırdan kaç kişi nemalandı, hâlâ bilinmez. Yaraları sarmak kolay, yeter ki önce hangi cephede kim savaşıyor onu anlayalım.

Seçim geldi. Herkes kendince “mesajı aldık” dedi. Ama sanırsınız gelen mesaj değil de spam klasöründe unutulmuş bir bildirim. Okuyan yok, anlayan yok, ama olsun:
“En kötüsü geride kaldı.”

Ekonomi desen, tam bir kara mizah hikâyesi.
TÜİK’in açıkladığı enflasyon verileriyle market raflarının fiyat etiketleri arasında paralel evren farkı var.
TÜİK diyor: %40.
Pazar filesi diyor: %90.
Hükümet diyor: “Geçiş sürecindeyiz.”
Biz diyoruz: “Nereye geçiyoruz? Mars’a mı?”

Her açıklama sonrası yine aynı nakarat:
“Sabredin, en kötüsü geride kaldı.”
Peki bu ne şimdi? Bonus seviye mi?

Bir millet neden her seferinde aynı cümleye inanır?
Çünkü bizde umut eksikliği yok. Fazlası var.
“Bize umut verin, gerçek olmasa da olur” diyen bir halkız. Gözümüzü kapatıp “inşallah” deyip yürümeye bayılırız. Sonu uçurum mu? Olsun, atlarız, uçmayı bilmiyoruz ama “nasılsa düşerken öğreniriz” diyoruz.

Ve hâlâ, hâlâ soruyoruz:
Bir gün gerçekten en kötüsü geride kalacak mı?

Belki. Ama o gün geldiğinde zaten bu cümleye ihtiyacımız olmayacak.
Çünkü artık cümlelere değil, sonuçlara inanmak isteyeceğiz.

Ama o gün gelene kadar, her “en kötüsü geride kaldı” açıklamasından sonra durup şöyle bir etrafa bakın ve kendinize şu basit ama yıkıcı soruyu sorun:

“Peki bu şimdi ne?”


YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER






Verified by MonsterInsights