Ressam Ezgi Sivrioğlu Bozkurt, geleneksel keçe sanatıyla yaptığı eserlerini “Mahfuz” adını verdiği sergisiyle izlenime açtı.
Nilüfer Belediyesi Galeri N’deki serginin açılışı Nilüfer Belediye Başkan Yardımcısı Mahmut Demiröz ve Bursa UNESCO Derneği Başkanı İlker Özaslan‘ın konuşmalarının ardından gerçekleştirildi. Açılışa UNESCO Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Sema Adalı, Neşe Demiröz, Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı ustalar Mükerrem Turhan, Davut Sözümçetin, Kasım Uzunöz ve Uludağ Üniversitesi Tekstil ve Moda Tasarım Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Şükran Çaknıakın da katıldı.
Sanatçı, keçe sanatıyla ilgili ilk yolculuğuna ilham kaynağı olan ve ders aldığı UNESCO Üyesi Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcı usta Ayşen Taştekin Doda‘ya teşekkürlerini sundu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Resim Ana Sanat Dalı Resim Bölümü’nden mezun olduktan sonra bir süre MEB’e bağlı kurumlarda çalışan Ezgi Sivrioğlu Bozkurt, ustası Ayşen Taştekin Doda’nın Pembe Yıldız Keçe Atölyesinde tepme keçe atölyesinde eğitmenlik yapmaya devam ediyor.
Bursa Nilüfer 29 Ekim Mahallesi Uğur Mumcu Bulvarı’ndaki Galeri N’deki sergi 8 Şubat 2025‘e dek açık kalacak ve her gün saat 13.00-18.00 arasında ziyaret edilebilecek.
Ressam Ezgi Sivrioğlu Bozkurt’un kendi kaleminden, “Mahfuz”un öyküsü şöyle:
“Korunmanın, aktarımın ve dönüşümün doğasına dair bir sorgulama.
Bilgi, bir kaynaktan diğerine aktarılırken hiçbir zaman saf kalmaz. Aktarılan, her seferinde bir başka sesin, başka bir bakışın ya da fark edilmeden eklenmiş bir yorumun izini taşır.
Yüzeyde beliren izler, bilginin her aktarımda nasıl başkalaştığını ve dönüştüğünü hatırlatır. Bu izler, korunmuş olanın taşıdığı kırılmalar, eklemler ve sessiz çatışmalardır.
Aktarılan bilgi, bazen kasıtsız bir unutma, bazen bilinçli bir müdahale ile şekil değiştirir. Mesajı alan taraf, bunu kendi gerçekliği ve ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yorumlar, ekler ya da eksiltir. Bu süreç, bilginin hem korunmasını hem de bozulmasını aynı anda barındırır.
Doğa bile kendi içinde korunmayı başaramaz; taşlar aşınır, nehirler yatağını değiştirir, rüzgar yeni izler bırakır. İnsanlar gibi doğa da taşıdığı bilgiyi durmaksızın değiştirir ve dönüştürür.
Koruyan, muhafaza eden, yalıtan keçe, geleneksel olarak usta tarafından korunan bilginin, mahfuzun, çırağa aktarılarak geldiği bu anda şeffaf ve geçirgen bir yapıya dönüşür; doğal kapatıcılığını kaybeder, fiziksel ağırlığından arınır. Bu geçirgenlik Mahfuzun dışarıya sızmasına ve dış dünyayla etkileşime girerek dönüşmesine sebep olur. Keçe geleneksel bilgisindeki izleri korur ancak dönüşmüştür.
Geçmişin bilgisi, korunmuş olmanın ötesinde bir çatışma alanı yaratmıştır. Bilgiyi olduğu gibi muhafaza ederek aktarmak mı onu korur yoksa geliştirerek, farklılaştırarak aktarmak mı? Bu dönüşüm kaçınılmazdır; ne doğa, ne insan ne de bilgi kendini değişimden azade tutabilir.
Mahfuz, sadece bir aktarım değildir, bir müdahale barındırır. Korumanın kendisi bir dönüşüm, izlerin kalıcılığı ise yanılsamadır.
Gelenek ve güncel arasındaki bu ince sınır, sürekli olarak yeni bir doku yaratıyor; geçişken, geçici ama aynı zamanda dirençli.
Mahfuz; Bilgi ve izler arasındaki ilişkiyi, dokusal bir hafıza ve çatışmanın estetiği olarak ele alıyor. Korunan şey, bir boşlukta değil, etkileşimde var olur. Mahfuz, doğanın, geçmişin ve insanın bıraktığı bu izleri, bozulmaları ve yeniden yaratımları takip ediyor.”
Kaynak: Tele16Haber