Sedat Peker kendi alanında tekmiş demek ki! Çıktı, adını ortaya koydu, diyeceğini dedi. “Bir tripota, bir kameraya yenileceksiniz!” mottosu çok ünlü oldu, hatta kimilerine göre tarihe de geçti. Ekşi Sözlük’te “taranta babuya” nickli kullanıcının yorumunun hakkını vereyim, Sedat Peker’i, “Mafya babası dedik, adam ‘edebiyatçı’ çıktı. Akıcı bir üslup, etkileyici başlıklar, derin göndermeler” diyerek tarif etmiş… İyi bir tanımlama… Ama dedim ya -bugün sesi kısılmış olsa da- Sedat Peker kendi alanında tekmiş…
Sosyal medya kaynıyor yine son birkaç gündür, gündeme Bursa düştü. Bu kez hedefte Nilüfer’in eski belediye başkanı Turgay Erdem var. Öyle böyle değil, “Turgay Erdem ve Çetesi” adlı hesaptan, Turgay Erdem dönemine dair acayip acayip iddialar ortaya atılıyor. Kimin iddiası? Faili meçhul.
Lakin, iddialar yenilir yutulur değil…
Burada olması gereken şudur…
Gerçekten de Turgay Erdem’in (ya da çevresindekilerden birinin) rüşvet aldığını iddia edenler varsa, ki paylaşımlara bakarsak var, faili meçhul paylaşımlarla değil, hukukçular vasıtasıyla Cumhuriyet Savcılığı’na suç duyurusunda bulunarak, kamuoyu önünde açık açık, yasal çerçevede hak aramalıdırlar…
Aksi halde mağdur edildiklerini söyledikleri haksızlıklarla ilgili yargıya başvurmayıp, bu paylaşımları sürdürmelerinin “itibar suikasti” olmak dışında bir anlamı kalmaz. Rüşvet alan varsa suçludur, doğru, ama haksız yere bir avantaj (rant) elde etmek için rüşvet veren varsa, onu masum saymamız mı gerekiyor?
Madalyonun diğer tarafında…
Turgay Erdem’in bir belediye başkanı olarak, üstelik kamuoyunu kandırarak köy konağı tadında kaçak villa yaptırmaya kalkması olacak iş değildi. Bir belediye başkanı, kaçak bina yapar mı Allah aşkına? Kamuoyu önünde hem kendini mahkum etti hem de mensubu olduğu partisini zor duruma düşürdü. Turgay Erdem belediye başkanlığı görevine devam etmemeliydi, ya kendisi istifa etmeliydi ya da istifa ettirilmeliydi. Bu yapılmadı, yapılamadı… Bence çok büyük hata edildi.
Partisini ve kendisini geçmişte zora sokmuş bir isim olarak Turgay Erdem’in de yapması gereken bir şey var şu an… Haksız yere töhmet altına sokulduğunu, kendisine yakınlarına ve çevresine iftira atıldığını düşünüyorsa, bu yazılanlara dair harekete geçmesi, yargıda hesaplaşması gerekmez mi?
Bir de Şadi Özdemir cephesi var…
Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in “Turgay Erdem ve Çetesi” adlı hesabı takibe aldığı konuşuluyor. Hatta sözü edilen o hesaptan, Şadi Başkan’ın bu iddialara ilişkin “doğru söylüyorlar” dediği iddiası da yayınlandı ki, inanmalı mı, inanmamalı mı, ne demeli bilemedim. Yüksel Baysal‘ın ogaste.com’da bu konuyu ele alan yazısından anladığım kadarıyla, Şadi Özdemir’in iddiaları teyit ettiğine işaret eden “bu şekilde 600 dosya var” şeklinde bir ifadesi mevcut.
İddialar, suçlamalar ortalığa saçılmış durumda…
Öyle ya da böyle…
Birilerinin mutlaka bir şey yapması gerekiyor.
Çünkü kulağının üzerine yatarak siyaset yapma devri çoktan geçti.
Bu konuda hiç bir şey yapılmazsa, ileride çıkacak faturaların daha büyük olacağını tahmin etmek zor değil.
ÇOK ÖZEL NOTLAR:
1)Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir’in Turgay Erdem ve Çetesi adı altındaki bu hesabı takibe aldığı iddiasını rezerv koyarak yazmıştım. Nitekim bu yazı yayınlandıktan sonra, Şadi Özdemir’in bu hesabı takip etmediği bilgisi ulaştı. Çete hesabını yönetenler, algı oluşturmak için “Şadi Başkan da bizi takip ediyor, bizim için doğru söylüyorlar demiş…” yalanına başvurmuşlar. Cin olmadan adam çarpma mevzuu…
2)Oldum olası kimliğini saklayarak yapılan “gizli” ifşaatlara canım sıkılır. Onun için Sedat Peker örneğini vermiştim, çıkıp kimliği açık, ne diyecekse, açık açık söyledi diye… Bu çetecilerin de aynı şeyi yapmasını salık vereceğim. Kimdirler nedirler, bu işleri ortaya atarak tartışarak ne elde edecekler ortaya çıksın.