CHP Bursa Milletvekili Prof. Dr. Kayıhan Pala, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne sunduğu soru önergesiyle, Millî Eğitim Bakanlığı ile İnsan Hak ve Hürriyetleri ve İnsani Yardım Vakfı (İHH) arasında 30 Ekim 2023 tarihinde imzalanan protokol çerçevesinde okullara konulan kumbaralar ve çocuklara bağış yaptırılmasına ilişkin iddiaları Meclis gündemine taşımıştı. Kısa süre önce bakanlıktan gelen cevap, soruların çoğuna açıklık getirmeden, protokolün “çocuk dayanışması” ve “iyilik bilinci” gerekçesine dayandığı gibi genel ifadelerle yetindi. Pala, Bakanlığın net bir yanıt vermemesi, hangi illerde kaç okulda uygulama yapıldığı ya da “öğrencilerin kumbaralara para atmaları için yönlendirildiği” iddialarının aydınlatılmaması nedeniyle kamuoyundaki endişelerin devam ettiğini vurguladı.
Pala, 22 Kasım 2024 tarihli soru önergesinde, MEB ile İHH arasındaki protokolün hangi gerekçelerle imzalandığını ve çocukların katılımı ile bağış kampanyasının nasıl yürütüldüğünü sorguladı. Öğrenci velilerinden gelen şikâyetlere göre Bursa İnegöl’de bazı ilkokullara “yardım kumbarası” konulduğu ve çocukların bu kumbaralara para atmaları için baskı yapıldığı öne sürülüyordu. Pala, önergede şunları sordu:
- Protokolün gerekçesi nedir, MEB neden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yerine İHH ile iş birliği yoluna gitmiştir?
- Kumbara uygulaması hangi illerde ve kaç adet dağıtılmıştır?
- Kumbaralarda MEB logosu ve İHH logosunun yanı sıra bir sendikanın logosu da bulunuyor; bu sendikanın protokoldeki işlevi nedir?
- Öğrencilerin herhangi bir zorlama ya da yönlendirme olmadan bağış yaptıkları nasıl denetlenmektedir?
- Kumbaralarda toplanan paranın nereye harcandığı şeffaf biçimde açıklanmakta mıdır?
Bakanlık Konuyu Geçiştirdi
Millî Eğitim Bakanlığı, verdiği yazılı cevapta özetle “MEB ile İHH arasında çocuklar arasında dayanışma sağlamak ve değerler eğitimi çerçevesinde iyilik bilinci geliştirmek amacıyla bir protokol imzalandığı, çalışmanın gönüllülük esasına dayalı yürütüldüğü” ifadelerine yer verdi. Ancak Pala’nın açıkladığı gibi, cevapta “kumbara dağıtımı hangi illerde, kaç adet yapıldı?”, “toplanan paranın miktarı nedir, nasıl harcanıyor?”, “bir sendika logosu neden kumbaralarda yer alıyor?” gibi sorulara yanıt vermekten kaçınıldı.
İHH ve Protokolün Yarattığı Endişeler
İHH, uzun yıllardır faaliyet gösteren bir vakıf olmakla birlikte, çeşitli dönemlerde siyasete yakınlığı nedeniyle kamuoyu nezdinde tartışma konusu olmuş bir sivil toplum kuruluşu. Vakfın insani yardım alanındaki çalışmalarının ötesinde, ulusal ve uluslararası siyasi faaliyetler yürüttüğüne ilişkin özellikle uluslararası medyada yer alan iddialar, okul çağındaki çocukların İHH faaliyetlerine katılması açısından sakınca teşkil ediyor ve MEB’in eğitim sisteminde bu vakıfla protokol yapması kamuoyunda endişe uyandırıyor. Pala, “Eğitim müfredatı ve okul iklimi, her türlü siyasi etkiden bağımsız olmalıdır. Bu tip protokoller, özellikle ilköğretim düzeyinde olan çocukları olumsuz etkileyebilir” şeklinde konuştu.
Protokolün Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Yerine İHH ile İmzalanması
Soru önergesinde temel eleştirilerden biri, MEB’in çocuk dayanışmasını veya iyilik bilincini “resmî kurumlar ve bakanlıklar” yerine, siyasi kimliği olan sivil toplum kuruluşları üzerinden organize etmesi. Pala, “değerler eğitimi” çerçevesinde çocukların desteklenmesi ve dayanışma bilincinin geliştirilmesinin uygun bir yaklaşım olduğunu, ancak bunun ailelerin ve Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’nın dâhil olduğu, denetime ve şeffaflığa açık programlarla, hesap verebilir bir biçimde yapılması gerektiğini savunuyor. MEB’in ise bu soruya somut bir gerekçe sunmayıp, “dünyadaki yetim çocukların desteklenmesi” amacıyla protokolü gerekçelendirmesi, “Neden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı devre dışı bırakıldı?” sorusunu yanıtsız bırakıyor.
Kumbara Zorlaması ve Paranın Akıbetinin Belirsizliği
Pala, önergede özellikle vurguladığı hususlardan birinin, “öğrencilerin kumbaraya para atmaya zorlandığı” iddiası olduğunu söylüyor. Bakanlığın cevap metninde, bağışların “gönüllülük esasına dayalı” yürütüldüğü ifade edilse de, fiilen okul yönetimleri veya öğretmenler tarafından çocuklara yapılabilecek telkine dair bir güvence veya denetim mekanizması açıklanmadı. Ayrıca, toplanan paranın miktarı ve nereye harcandığı konusunda da bir açıklama yok. “Eğer okul çatısı altında bağış toplanıyorsa, velilerin rızası, paranın kullanım şekli, denetim süreçleri şeffaf olmalı. Aksi hâlde çocukların iyi niyetinden yararlanılarak fon toplanabilir ve bu fonların akıbeti sorgulanamaz” diyen Pala, bakanlık yanıtını “samimi olmaktan uzak” buluyor.
Eğitimde Özerklik ve Siyasal-İdeolojik Etkiler
Kamuoyunda, İHH gibi vakıfların okullara girerek öğretim faaliyetlerine ortak olması, kulüp veya kampanya faaliyetlerini organize etmesi, eğitimin tarafsızlığı ve bilimselliği açısından risk barındırıyor. Soru önergesine gelen “kısa yanıt”, bu risklere ve itirazlara ilişkin bir açıklama sunmuyor.
Özellikle İlkokul Düzeyindeki Çocuklar
Öğrencilerin genellikle 6-10 yaş aralığında olduğu ilkokul çağında bağış kumbaraları gibi uygulamalar, çocuk hakları ve eğitim etiği bakımından hassasiyet gerektiriyor. Pala, “Çocuklar, bu yaşta bir otorite figürü (öğretmen) veya okul yönetimi talep ettiğinde hayır demekte zorlanabilir. Velilerin rızası olmadan çocuklardan para toplanması ‘psikolojik baskı’ şeklinde nitelenebilir. Oysa mevzuat, bağış veya kampanyaların çocuk üzerinde baskıya dönüşmemesi gerektiğini açıkça ifade etmektedir” diyor. Bakanlık cevabında, “bağış gönüllülük esasına dayalıdır” denilse de bunun pratikte nasıl denetlendiği belirsiz.
Pala, mevcut protokol çerçevesinde yürütülen uygulamanın sonuç olarak eğitim sürecini olumsuz etkilediğini ve çocuk haklarını ihlal ettiğini vurguluyor.