Durun canım hemen askeri öğrencilerin o gündem yaratan video görüntülerini aklınıza getirmeyin. Ha illa ki o kılıç konu olacaksa, önce hutbeye çıkarken beline kılıç kuşanan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kılıcı konu olsun. Ne o! Hilafet ilan edildi de zat-ı muhterem halife mi ilan edildi. Ya da teğmenlerin sloganları sizi düşündürdüyse, önce “Anıtkabir Yönetmeliği’nin 12. maddesine göre orada slogan atmak yasak olduğu halde, slogan atıldığında halde görevini yapmayanlar, görevini kötüye kullananlar ve o sloganları atanlar hakkında işlem yapmayanları düşünün.
Bunlar seni, beni yani hepimizi ülkenin gerçeklerinden uzaklaştırmanın, oyalamanın türlü, çeşitli oyunları. Asıl kılıç çeken aslında Metin Külünk. Bir zamanların Eski AKP’lisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yılmaz destekçisi.
Külünk, “Erdoğan’ın sosyolojisi eriyor, güzel anılarak bırakmasını isterim” dedi. Şimdi bu kılıç çekmek değil de nedir biri bunu bana anlatsın. Külünk bununla da yetinmeyip “31 Mart’tan sonra Sayın Erdoğan’ın sosyolojisi eriyor. Sokak artık, ‘Cumhurbaşkanımız çok iyi, etrafı çok kötü’ cümlesini aştı. Üzülerek ifade ediyorum; 3-4 sene evvelki Sayın Cumhurbaşkanımıza olan güven aşağı doğru iniyor” dedi. Bu da adeta lidere yalın kılıç hamle yapmak değil de nedir? Biri bana bunu da anlatsın.
Külünk hamlelerine devam etmiş ve “Sayın Erdoğan emekçinin, işçinin, esnafın, dar gelirlinin, çiftçinin, köylünün her an yanında duran abisiydi, kardeşiydi. ‘Bizim Erdoğan’dı, ‘Bizim Tayyip’ti” demiş. Bu kılıç ile ağır darbe hamlesi değil de nedir, biri bunu bana anlatıversin.
Durun daha bitmedi.
Külünk aslında kelimelerin kılıçtan daha keskin olduğunu ispatlarcasına, “Sayın Cumhurbaşkanımız, Cumhurbaşkanlığı gibi devletin liderliğini en nihayetinde devredecek. Güzel devretmesini isterim. Güzel anılarak devretmesini isterim. Sayın Cumhurbaşkanımızın bu ülkeye kazandırdıkları, başarıları, bir başarı hikayesi var. Fakat başarıların yanında eksiklikler, hatalar, boşluklar var” diyerek siyaseten öldürücü darbeyi vurmuş. Şimdi bakalım bekliyorum, ilk kim Metin Külünk için “Sen de mi Brütüs?” diyecek.
Hatırlatayım “Sen de mi Brütüs?” lafı, efsaneye göre Julius Sezar’ın son sözleridir. Kim Sezar, kim Brütüs siz onu düşünün.
Ne demişler “her yaşayan sağ sayılmaz, diri diri ölen de var.”
Derdi bilinmesin diye öle öle gülen de var.