Büro Memur-Sen Bursa Şubesi, kamu görevlilerinin çözüm bekleyen sorunlarına dikkat çekerek, 4 aşamalı eylem sürecinin 2. aşamasını başlattı. Memur-Sen Bursa İl Temsilciliği’nde yapılan basın açıklamasına Memur-Sen Bursa İl Temsilcisi ve Eğitim-Bir-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Ramazan Acar, Büro Memur-Sen Bursa Şube Başkanı Eyyup Akbulut, Bayındır Memur-Sen Bursa Şube Başkanı Mustafa Uçmaz, Enerji Bir-Sen Bursa Şube Başkanı Cemal Aydın, Diyanet-Sen Bursa 1 Nolu Şube Başkanı Zekirya Turunç, Genç Memur-Sen Bursa İl Başkanı Maksut Ali Atamer ile Memur-Sen’e bağlı üyeler de katıldı. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Büro Memur-Sen Bursa Şube Başkanı Eyyup Akbulut, “Malumunuz olduğu üzere, kamuda uygulanacak tasarruf tedbirleri paketi açıklandı. Açıklanan paket hakkında sendikalar olarak itirazlarımızı içeren maddeleri zaman içerisinde sizlerle paylaştık. Bugün burada bu toplantıyı düzenlememizin sebebi; tasarruf tedbirleri paketi, yargı eliyle kamu çalışanlarının cebinden alınan kazanımlar, söz verildiği halde hayata geçirilmeyen taleplerimizi değerlendirmek ve eylem takvimimizin ikinci aşaması olan kitlesel basın açıklamasını gerçekleştirmek, dilekçe kampanyamızı başlatmaktır.” dedi.
BAŞKAN AKBULUT ÖNCELİKLİ TALEPLERİNİ SIRALADI
Kamu görevlilerinin acil çözüm bekleyen sorunlarına değinen Başkan Akbulut, “Kamu görevlisi arkadaşlarımızın karşı karşıya kaldıkları onlarca çözüm bekleyen problemlerden, çözümü kolay ve bunun için kamu idaresi tarafından sözleri verilmiş, gecikmesi kangrene neden olabilecek, acil çözüm bekleyen, kamu çalışanlarının tümünü ya da ekseriyetini etkileyen öncelikli başlıklarımızı açıklıyoruz diyerek şu maddeleri sıraladı:
-1. dereceye gelmiş devlet memurlarına 3600 Ek gösterge verilmesi,
-Anayasa Mahkemesi kararıyla iptal edilen Toplu Sözleşme İkramiyesinin yeniden verilmesi,
-Yardımcı Hizmetler Sınıfının kaldırılması,
-Fahiş Kira artışları ve yaşanılan hayat pahalılığı karşısında devlet memurlarına yapılacak Kira Yardımı,
-Fazla Çalışma ile Resmi tatil ve Bayram günlerinde yapılan çalışmaların karşılığının ödenmesi,
-Tasarruf tedbirleri kapsamında iptal edilecek olan servis hizmetinin devamının sağlanması.
“3600 EK GÖSTERGE İLE İLGİLİ 1 YILDIR HERHANGİ BİR ÇALIŞMA YAPILMADI”
3600 ek gösterge konusuna da değinen Akbulut, “Bu konu ilk defa 6. Dönem Toplu Sözleşme’de karara bağlanan, ilk olarak 4 meslek grubuyla sınırlı tutulan ve 7. Dönem toplu sözleşmede “1. dereceye yükselmiş kamu görevlilerinin 3600 ek göstergeden yararlanması hususunda yetkili Konfederasyon olarak Memur-Sen’le ortak çalışma yapılması” şeklinde karara bağlanan ve Sayın Cumhurbaşkanımız tarafından meydanlarda defaatle sözü verilen bir husustur. 7. Dönem Toplu Sözleşmesinden 9 ay ve verilen sözlerden 1 Yıl geçmiş olmasına rağmen halen her hangi bir çalışma yapılmamıştır. Toplu Sözleşme ikramiyesi, ilk toplu sözleşme yani 2012 Yılından itibaren var olan HAK’tır. Cumhuriyet Halk Partisi tarafından “%2 sınırlaması” sebebiyle AYM’ye başvurması neticesinde 2024 Mart ayında bir bütün olarak iptal edilmiştir. İptal sonrası Sayın Cumhurbaşkanımızın ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanının “kamu görevlilerinin kazanılmış haklarını kimseye yedirmeyecekleri” beyanları neticesinde en kısa zamanda çözüme kavuşması beklentimizken, ilk torba yasada yer almadığını görmek derin bir hayal kırıklığına neden olmuştur.” İfadelerini kullandı.
“TOPLU SÖZLEŞME İKRAMİYESİ GERİ VERİLMEDİ”
Sözlerine şöyle devam eden Başkan Akbulut, “Toplu Sözleşme İkramiyesinin geri verilmemesi, karşılığı 2024 Bütçesinde yer alan 330 TL nin sendika üyesi her bir kamu görevlisinin cebinden çıkması anlamına gelmektedir. Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından AYM kararının bir fırsat olarak değerlendirilmesi Türkiye Cumhuriyeti gibi büyük bir devletin yöneticilerine hiç yakışmamıştır. Sinekten yağ çıkarılacaksa da bunun yeri ve kaynağı kamu görevlilerinin kazanılmış hakları olmamalıdır. Kamuda Yardımcı Hizmetler Sınıfında yaklaşık olarak 110 bin devlet memuru görev yapmaktadır. Bunların ekser çoğunluğu, bu hizmet sınıfındaki işlerden daha çok Genel İdare Hizmetleri ve Teknik Hizmetler Sınıfının görev alanına giren işlerde istihdam edilmektedir. 657 Sayılı Kanunun ilk hazırlandığı yıllarda YHS personeli tarafından yapılan işler, halihazırda işçiler eliyle görülmektedir. Net olarak tanımlanmamış bu görevlerin farklı statü ve ücret gruplarında yer alan kişiler tarafından yapılması kaçınılmaz çatışmalara ve memnuniyetsizliğe neden olmaktadır. YHS günümüz gerçekleri ve ihtiyaçları dikkate alınarak ortadan kaldırılmalı ve bu hizmet sınıfında görev yapan memurlar, eğitim durumları ve görev alanları esas alınarak GİH ya da THS’na geçirilmelidir.” İfadelerini kullandı.
“MEMUR MAAŞLARININ YARIDAN FAZLASI KİRAYA GİDİYOR”
Hayat pahalılığının sabit gelir gurunda yer alan memurları zor duruma soktuğunu ifade eden Akbulut, “Bir türlü durdurulamayan hayat pahalılığı, var olan enflasyonist ortam sonucunda oluşan fahiş kira fiyatları özellikle büyükşehirler ve kıyı kentlerinde kamu görevlilerinin istihdam ve görevde tutulmasını zorlaştırmakta, buralarda görev yapanlarında maaşlarının yarıdan fazlasının ev kirasına gitmesine neden olmaktadır. Bu nedenle, öncelikle Büyükşehirlerde görev yapan kamu personeline Büyükşehir Tazminatı getirilmeli, müteakiben benzeri olumsuz ekonomik koşulların görüldüğü diğer illere de Devlet memuru aylık katsayısına bağlanarak Kira Tazminatı getirilmelidir.” dedi.
“FAZLA ÇALIŞMA ÜCRETİ, EMEĞİN KARŞILIĞI OLMAKTAN UZAKTIR”
“2024 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanununda kamu görevlilerinin fazla çalışma saat ücreti 10 TL olarak belirlenmiştir,” diyen Başkan Akbulut, “Toplu Sözleşme kazanımlarıyla bu tutar 50 TL ye çıkabilmektedir. En yüksek hali bile emeğin karşılığı olmaktan çok uzaktır. Sayın Cumhurbaşkanımıza sunumu yapılan son vergi reformunda yer alan ve Hazine ve Maliye Bakanlığının “vergi toplayıcılar” için öngördüğü 280 TL/saat fazla çalışma ücreti bu gerçeğin itirafı olması ve makul rakamın tespiti açısından kıymetlidir. Ayrıca, günün yirmidört saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde vardiya usulüyle çalışan 112 Acil Çağrı Merkezi çalışanları, koruma ve güvenlik görevlisi vb. Devlet memurlarının resmi tatil, idari izin ve bayram tatillerine denk gelen çalışmaları normal çalışma olarak kabul edilmekte, bu çalışmalar karşılığı her hangi bir ilave ücret ya da izin verilmemektedir. Kamu ya da özel sektörde bu işi yapan işçi statüsünde ki kişiler, çalışma mesailerine göre özellikle idari izin, resmi tatil ile dini bayram günlerinde yaptıkları çalışmalar karşılığı, 1, 2 hatta 3 kat zamlı mesai ücreti almakta, devlet memuru ve sözleşmeli olarak bu görevi ifa edenler ise, bu ve benzeri haklardan faydalanamamaktadır. Kamu görevlisi arkadaşlarımızın da, bu zamanlarda yaptıkları çalışmalar için fazla çalışma olarak değerlendirilip farklı bir fazla çalışma ücreti ya da farklı bir ilave izin verilmek suretiyle çalışmalarının değerlendirilmesi gerekmektedir.” şeklinde konuştu.
“MÜCADELE ETMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ”
Ülke genelinde 4 aşamalı eylem planı başlattıklarını ifade eden Eyyup Akbulut, sözlerini şöyle tamamladı: “Hak, adalet ve demokrasi bilinciyle görevimiz; temsil ettiğimiz tüm kamu görevlilerinin haklı taleplerinin sesi olmak için çalmadık kapı bırakmamak ve yasaların tanımladığı görev, sorumluluk ve izinler çerçevesinde bugün itibarıyla bu taleplerimiz için eylemlilik sürecini başlatıyoruz. Daha önce de böyle bir süreci yaşadık; yollara, meydanlara indik ve mücadelemiz sonrası kazandık. Şimdi yeniden ülke genelinde bir eylem takvimini bugün itibarıyla başlatıyoruz. Bu eylem sürecini de siz değerli basın mensupları aracılığıyla teşkilatımıza, kamu çalışanlarımıza ve kamuoyuna açıklıyoruz. Birinci aşama olarak ülke genelinde çalışma ortamlarında kokart takma eylemi gerçekleştirdik. Geçtiğimiz hafta Tüm Türkiye genelinde Büro Hizmet kolunda bulunan 51 kurum ve kuruluşta 350 bin kamu çalışanı ile omuz omuza bir hafta boyunca taleplerimizi içeren kokartları yakamızda taşıyacağımızı açıkladık ve bugüne kadar da taşıdık. İkinci ve üçüncü aşama olarak, bu hafta eylemimiz ise ülke genelinde, bütün şubelerimizce gerçekleştireceğimiz kitlesel basın açıklamalarımız ve taleplerimizi içeren imza kampanyasını başlatmaktır. Dördüncü aşamada se belirlediğimiz tarihe kadar bu taleplerimizin gerçekleşmemesi halinde, yürüme eylemi gerçekleştireceğiz. 3600 Ek gösterge talebimizi, 3 milyon 600 bin adım atarak Bolu’dan Ankara’ya yürüyerek tekrar gündeme taşıyacağız. Yürüdük, yine yürürüz. Yeter ki, kamu görevlilerinin kazanımları gasp edilmesin. Yeter ki, kamu görevlilerinin haklı talepleri kazanıma dönüşsün. Elimizden alınan kazanımlarımız geri verilinceye, taleplerimiz kazanıma dönüşünceye kadar mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz.”