Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Tayfun ÇAVUŞOĞLU

Plan yoksa pilav da yok! İnanmayan emekliye, asgari ücretliye sorsun

Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey yeni oluşturulan ve akademik kurul başkanlığını da Prof. Dr. Kayıhan Pala‘nın yürüteceği Bursa Planlama Ajansı’nın ilk toplantısında, Bursa’nın geleceğinin nasıl planlanacağına ilişkin önemli ipuçları verdi. Mustafa Bozbey’in de Kayıhan Pala’nın da söyledikleri son derece önemli, bu konudaki haber, sayfalarımızda mevcut, linkini de buraya yazıyorum. AKP’li Büyükşehir Belediye başkanlarının Bursa adına kararlar verirken, Bursa’nın geleceğini nasıl ıskaladıklarına hayret edeceksiniz. (Link: Bursa Planlama Ajansı ilk toplantısını yaptı)

Şimdi şu “pilav” meselesine bakmamız lazım.

Yıl 1969… Seçim öncesinde CHP beş yıllık kalkınma planları hazırlıyor, Cumhuriyet’in ilk yıllarındaki gibi hızlı bir atılımla ve planlı büyümeyi vaat ediyor.  CHP’nin bu yaklaşımına karşı o dönem Adalet Partisi’nin (AP) başında olan Süleyman Demirel’den siyasi tarihimize geçen o meşhur yanıt geliyor: “Halk plan değil, pilav istiyor.” Hazırcevaplık abidesi gibi görünen bu söz -ortada sosyal medya yok ama- o zamanlar resmen “trend topic” oluyor. Süleyman Demirel’in Adalet Partisi yüzde 46’lık ezici bir üstünlükle seçimi kazanıyor.

MENDERES DÖNEMİNİN PLANINA,  AP’LİLER SAHİP ÇIKMADI

Modern şehircilik tarihinin en ünlü figürlerinden İtalyan mimar ve şehir plancısı Luigi Piccinato, Adnan Menderes’in başbakanlığı, Reşat Oyal’ın Bursa Belediye Başkanlığı döneminde 1958-60 yılları arasında Bursa şehri üzerinde de çalışmış, bu çalışma sonucunda, o dönemde yerel ve merkezi yönetim birimleri tarafından da onaylanan bir Bursa Nazım İmar Planı ortaya çıkmıştı. Söz konusu planın temel amaçlarını, ilkelerini ve senaryosunu ortaya koyan “L’Esperienza del Piano di Bursa” (Bursa Planı Deneyimi) adlı, 2000’li yılların başında Türkçe’ye de kazandırılan eserinde, Piccinato bir teknik adamın çalışma konusuyla ilgili tespit ve önerilerinde bulunması beklenen bilimsel sistematiğin ötesine geçerek, Bursa’ya içten bir sevgi ve anlayışla, yoğun bir Akdenizli duygudaşlığıyla yaklaşıyordu.

Piccinato şöyle diyordu:
“19. yüzyılın ilk yarısına kadar şehir, (…) kusursuz ulaşmıştı. Her şey dokunulmamış, bütünlüklü, dengeliydi. O anda tutkulu ve zeki bir şehirci, Bursa’yı örnek bir şehir haline getirebilirdi: Bizanslılar’ın ve eski şehrin yanında yeni bir şehri, kendi yeni şehirlerini yaratmayı bilmiş beş yüzyıl önceki Türkler’in örneğini taklit etmesi, bu örneğin izinden gitmesi yeterliydi. (…) Yeşil Bursa iyi yoldadır: Tarihsel birliğinin, görünümünün, mimarisinin kurtarılması yoludur bu; daha sağlıklı, daha çağdaş, daha zengin bir düzenin yapılandırılması yoludur. Birçok Italyan şehri için aynısını söyleyebilmeyi dilerdim.”

Halbuki Piccinato’nun altını ısrarla çizdiği detayları kimse görmek istemedi ve İtalyan plancının kentimize ilişkin nüfus projeksiyonu kısa sürede ıskartaya çıktı. Bu olağanüstü, istisnai planlama deneyiminden günümüze ne yazık ki hiçbir şey kalmadı.

Mimar Mithat Kırayoğlu aradan yarım asır geçtikten sonra bu acı gerçeği şöyle yorumluyordu:

“Piccinato’nun planı, günümüzde yapılmakta olan birçok imar planının aksine, statik bir şemadan ibaret değildi. O plan kentin geleceğine ilişkin bir politika belirleme, ilkeleri, umutları ve potansiyel gelişme senaryolarını ortaya koyma çabasındaydı. Kentin gelişimini kendi haline bırakıp planlama sorumluluğundan kaçarak 600 yıldır koruna gelmiş dengenin bozulmasına göz yumacağımız yerde, Piccinato’nun geleceğe dair umutlarını çağdaş Bursa’nın hemşerileri olarak sahiplenemez miydik? Bir İtalyan meslek adamının bizim şehrimize duyduğu sevgi ve gösterdiği özeni biz de sürdürmeye çalışamaz mıydık? Eğer bunları yapabilseydik, belki de Piccinato’nun yıllar önce söyledikleri bugün içimizin burulmasına yol açmayacaktı.”

Peki neden böyle oldu?

Bursa’nın kendi gerçekleri vardı. 27 Mayıs’ın ardından çok uzun süre hiç kimse Adnan Menderes döneminde yapılanlara dönüp bakmadı, Piccinato planı adeta tozlu raflarda unutuldu, sanayileşmeyle başlayan yoğun göç, yapılaşma baskısı, plansızlık, gaflet…

SAMİMİ İTİRAF: “OLUŞACAK GÖÇÜ VE ETKİLERİNİ HESAPLAYAMADIK”

Adalet Partili Bursa eski milletvekili, BTSO’nun eski başkanlarından Hüseyin Suat Sungur, “Şehrengiz” dergisinde yayınlanmak üzere Ümit Can ile 2011’de yaptığı söyleşide Piccinato Planı’nın dününü ve Bursa’nın bugününü şöyle özetliyordu:

“Rahmetli Menderes Bursa’ya özel bir önem verirdi. Kentin güzelliğinin ve tarihi dokusunun korunması için Kapalıçarşı yangınından sonra ünlü İtalyan mimar ve şehir plancısı Piccinato’yu Bursa’ya getirdi. Piccinato eski Roma’yı aynen muhafaza etmiş, hemen yanına Eru isimli uydu kenti inşa etmişti. Bizim mimarimize yani Osmanlı’ya hayrandı. Tek şart olarak planın uygulanacağı garantisini istiyordu. Merkezi ve yerel yöneticiler verdi onayı. Plan 1960’da bitti. Buna göre ikinci Bursa Kaplıkaya’dan Kestel’e uzanan istikamette kurulacaktı. Çekirge kaplıca ve eğlence merkezi olacak, Bursa’nın asırlardır getirdiği güzellikler ve ova korunacaktı. Ama ihtilal oldu. Gelen askeri validen başlayarak plan delindi ve uygulanamadı. Yazık oldu. Yüzyılların Bursa’ya yapamadığını son 40-50 sene yaptı. Buna sebep olanlar büyük vebal altındadır, hem ahirette hem de gelecek nesillere karşı.”

Sungur’a, başkanı olduğu BTSO’nun vebali olup olmadığını sormadan olmaz. Ümit Can da sormuş elbette, çok açık yürekli bir cevap almış:

 “1959’da ABD hükümeti Türkiye’de bir sanayi bölgesi kurulması için 2.5 milyon dolarlık bir fon oluşturdu. Bu sanayi bölgesi için de Adana, Bursa ile yarışa girdi ve en sonunda ipi Bursa göğüsledi. Biz bu çerçevede Organize Sanayi Bölgesi’ni Mudanya yolundaki bataklık ve sazlık bölgede kurduk. Yanlış yaptığımız şey, OSB’nin yol açacağı sonuçları öngörememizdi. Yani biz bunu gerçekleştirirken Bursa’nın fiziki ve sosyal yönünü dikkate almadık, konuyu tüm unsurları ve sonuçlarıyla değerlendiremedik, bütünsel yaklaşamadık. Oluşacak büyük göçü, bunun olumsuz etkilerini hesaplayamadık. Sonradan çok mücadele etmemize rağmen diğer OSB’lerin oluşmasını engelleyemedik. Bursa bundan her alanda zarar gördü, hala da devam ediyor. Keşke o günlere dönmek mümkün olsaydı da aynı yanlışı yapmasaydık. Üzüldüğüm ve hayıflandığım bir noktadır bu.”

Sungur adeta geleceği de görmüş, uyarmış… O da BTSO Başkanı, bugünkü de…
Merak ediyorum, sanayi bölgelerinin sayısını artırmak için gece-gündüz çabalayan bugünün BTSO Başkanı İbrahim Burkay‘ın kulakları çınlamakta mıdır?

Yoksa… Yüksel Baysal‘ı “müzmin muhalif” ilan etmekle kimi çevrelerin sorumluluklarını üzerlerinden atabileceği kadar basit değil bu iş… Tarih çarpar adamı…

BURSA’NIN BUGÜNÜNE DAİR 100 BİNLİK PLAN YOK

Bursa’nın 1998’de hazırlanan 1/100.000’lik planı 2020 yılı planı olarak yapılmıştı. 1,8 milyon nüfus öngörülüyordu Bursa’da, 2020 geçti, 2024’e geldik. 2020 planının zamanı doldu ama 4 yıldır yenisi yapılabilmiş değil. 1.8 milyon öngörülen Bursa nüfusu da 3,3 milyona geldi. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve ekibi şimdi 2050 vizyonuyla hem stratejik plan hem de 1/100.000’lik planla ilgili çalışmalar yürütüyor. AKP’li Büyükşehir Belediye başkanlarının 20 yıldır Bursa’yı hakkıyla yönetemediğinin fotoğrafıdır bu. İlgili bakanlıkların da öyle tabii… Bugün itibarıyla, enkazı toparlama işi Mustafa Bozbey ve ekibine kaldı. Belki de “iyi ki kaldı” demek lazım aslında. Bursa’nın son 20 yılına baktığımızda AKP zihniyetinin Bursa için ileriye dönük bir plan yap(a)mamış olması muhtemelen Bursa’ya Bursalılar’a ilahi bir armağandır.

***

Yazıyı bitirmeden şu noktanın altını çizmek isterim.
Süleyman Demirel “Halk plan değil, pilav istiyor” diyor ama o sadece slogan, hakkını verelim, uygulamada o sözün aksine çok planlı bir büyüme dönemi yaşanıyor. O sözü ciddiye alıp hayata geçiren ise 2011’de Devlet Planlama Teşkilatı’nı (DPT) kapatan AK Parti oluyordu. Artık 5 yıllık kalkınma planı yok. Çünkü DPT’nin yerini tutsun diye görev verilen kurumlardan verim alınamadı. Halbuki plan yoksa pilav da yok… İnanmayan bugün açlık sınırında yaşamaya mahkûm edilen emekliye, asgari ücretliye sorsun!

 

Dipnotlar

1)Luigi Piccinato, Bursa Planı Deneyimi (L’esperienza del Piano di Bursa), Urbanistica, no: 36-37, 1961, s. 110-136, Italyanca’dan çeviren: Kemal Atakay
2)Mithat Kırayoğlu’nun www.tchayat.org’da 19.8.2005 tarihinde yayımlanan yazısı
3)Eski Bursa milletvekili, BTSO Eski Başkanlarından Hüseyin Suat Sungur ile söyleşi – Söyleşen: Ümit Can – Şehrengiz, Sayı 10-11’den  (ocak şubat 2011) özetlenmiştir.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER





Verified by MonsterInsights