Sahte Kahraman Grivas çetesinin gücü ancak sivillere yetti

EOKA-B terör örgütü militanı olan Rum Andreas Dimitriu, yıllar sonra bir Rum gazetesinin birine verdiği demeçte Taşkent Katliamı ile ilgili olarak, işledikleri soykırım suçunu, “Ne yaptıysak devletin yasal güçleriyle birlikte yaptık. Köydeki 89 Türk erkeğini topladık. Onlar öldürüleceklerini bilmiyorlardı. Toplananlar Hirokitia’dan gelen askerler tarafından götürüldü. Toplanan Türk erkekleri daha sonra topluca öldürüldü, dozerlerle açılan çukurlara gömüldü” sözleriyle itiraf etti.

Bu ifadeler adeta, Kıbrıs Türklerinin 1963’ten 1974’e kadar aralıksız maruz bırakıldıkları acı ve zulmün özetiydi…

Yunanistan, Enosis’i gerçekleştirmek amacıyla 1955’te Kıbrıs’a Georgios Grivas adlı bir subayını göndererek EOKA isminde bir terör örgütü kurdurmuştur. Adadaki İngiliz yönetimini hedef alan EOKA terör örgütü, ilk saldırısını 1 Nisan 1955 tarihinde gerçekleştirdi. EOKA teröristlerinin ilk saldırısından 3 ay sonra, saldırıların yönü bu kez Türklere çevrildi. III. Makarios ve Georgios Grivas, sistemli ve planlı saldırılarını Kıbrıs’ın geneline yaydı. Rumlar saldırılarını Akritas Planına göre yürüttüler.

Akritas Planı 1974’te güncellenecek ve Iphestos Planı adını alacaktı. Bu Planın uygulanması sonucunda, Kıbrıs Türklerine yönelik birçok katliam gerçekleştirilmiştir. Bu katliamlarda, binlerce Türk öldürülmüş, yaralanmış ve göç etmek zorunda kalmıştır. Fiili bir soykırım girişimidir ve sorumlularından uluslararası mahkemelerde mutlaka hesap sorulmalıdır.

İngiliz gazeteci Harry Scott Gibbons 21 Aralık 1963’te başlayan Rum saldırılarının görgü tanığı olarak, “Soykırım Dosyası” adını verdiği kitabına şu notu düşmüştü: “…Soykırım… Kıbrıs Türklerinin topyekûn imhası başlamıştı.” Bu videoda, Kıbrıs’taki acı olaylardan satır başlarını aktarıyoruz. Çünkü bunlar unutulmamalı… Çünkü Kıbrıs sorunu, “yes be annem!” mottosuyla geçiştirilecek kadar basit değildir. Çünkü geçmişten ders alınmadan atılacak her adım, tarihin tekerrür etmesine yol açar…

Ne demiş düşünür, ders alınsa, tarih hiç tekerrür eder miydi?