Bursa Tabip Odası, kamuoyunda yankı uyandıran yenidoğan bebek ölümlerine ilişkin basın toplantısı düzenledi.
Toplantıya, TTB Merkez Konseyi Üyesi Dr. Güzide Elitez, Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş, Bursa Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Muhsin Güllü, Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Aslı Aktümen, Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ferda Firdin, Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Deniz Alpan Dinçer, Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Kenan Ergus, Bursa Tabip Odası Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Ertuğrul Mehmetoğlu, STK temsilcileri ve çok sayıda hekim katıldı.
Bursa Tabip Odası Başkanı Dr. Kadir Binbaş yaşananlara öfkeli olduklarını belirterek, “Hekimler olarak kamuoyunda büyük yankı uyandıran yenidoğan bebek ölümleri nedeniyle öfkeliyiz. Bu sağlık skandalı sadece ailelerin yaşadığı acılarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda kamu vicdanına ve toplumsal barışa büyük bir darbe vuruyor. Sağlık hakkının giderek daha fazla ticarileştirilmesi ve “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında temel sağlık hizmetlerinin dâhi özelleştirilmesi, bu tür trajik olayların artmasına zemin hazırlamaktadır. 2008 yılından bugüne kamudaki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı %177 artmışken özel sektördeki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı %416 artmıştır. Bu cinayetlerin temelinde kamu eliyle hizmet sunumunun terk edilmesi yatmaktadır. Yıllardır bu sürece karşı çıkıyor, itirazlarımızı en yüksek sesle dile getiriyoruz. Sağlıkta özelleştirmenin ölüm getireceğine dair tüm çığlıklarımıza rağmen, sağlık yöneticileri kulaklarını tıkamış, gözlerini kapamıştır” dedi.
Başkan Binbaş, yenidoğan bebek ölümleriyle ilgili ortaya çıkan bu olayda sorumluluğu bulunan kişilerin, meslek onuru ile hiçbir şekilde bağdaşmadığını vurgulayarak, “Bu korkunç suça karışan hekimler, meslektaşlarımız değildir. Hekimlik mesleğinin etik değerlerini hiçe sayan bu kişiler, en ağır cezaları almalıdır. Ancak burada hesap vermesi gerekenler yalnızca bu suça karışanlar değil, aynı zamanda aylar öncesinden gelen ihbarlara ve yaşanan ihmallere rağmen bu hastanelerin faaliyet göstermesine izin veren yetkililerdir. Sağlık Bakanlığı, sağlık hizmetlerini denetlemek ve bu tür olayların yaşanmasını önlemekle yükümlüdür. Ancak son olay, bu denetimlerin yetersiz kaldığını ve ihmallerin üstünün örtüldüğünü gözler önüne sermektedir. İnsan hayatı ticaretin bir malzemesi yapılamaz. Parayı insan sağlığının önüne koyan tüm hekimler, en hızlı şekilde aramızdan ayıklanmalı ve sağlığın ticarete konu edilmesini önleyen düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Biz, gerçek, kamucu hekimler olarak bu korkunç olayın takipçisi olacağımızı ve adaletin sağlanması için elimizden geleni yapacağımızı herkesçe bilinmesini isteriz” şeklinde konuştu.
Başkan Binbaş sürecin takipçisi olacaklarını ve sorumluların hesap vermesi için mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey Üyesi Dr. Güzide Elitez ise, “Sağlıkta dönüşüm insan hayatına mal oluyor. Sağlıkta dönüşüm konuşulmaya başladığı günden beri TTB ve odalarımız olarak her açıklamamızda bu sonuçların olacağını söyledik. Yaşananlar çok acı ve trajik. Sağlıkta dönüşümün terk edilmesi ve kamucu bir sağlık bakış açısıyla yeni bir sağlık sistemi oluşturulmalı. Hem hekimler hem de örgütler olarak tüm STK’ların talep etmesi gerekiyor. Artık gelinen nokta katlanılır bir durum değil. Bebeklerimizin de bu sisteme kurban olması anlaşılabilir değil. Sağlıkta dönüşümü tartışmak için sonuç değil sistemin başından itibaren konuşmalıyız. Bu sisteme başından beri itiraz edenler hekim ve hekim örgütleridir. Bu olayla ilgili özellikle faillerin mutlaka cezalandırılması için adalet sistemi her şeyi yapacaktır. Sistemi açığa çıkartmak en büyük görevimiz” açıklamalarıyla Türk Tabipler Birliği’nin sürecin takibi olacaklarını açıkladı.
Basın metninden satır başları şöyle:
ÖFKELİYİZ!
Hekimler olarak kamuoyunda büyük yankı uyandıran yenidoğan bebek ölümleri nedeniyle öfkeliyiz. Bu sağlık skandalı sadece ailelerin yaşadığı acılarla sınırlı kalmıyor, aynı zamanda kamu vicdanına ve toplumsal barışa büyük bir darbe vuruyor.
Sağlık hakkının giderek daha fazla ticarileştirilmesi ve “Sağlıkta Dönüşüm Programı” adı altında temel sağlık hizmetlerinin dâhi özelleştirilmesi, bu tür trajik olayların artmasına zemin hazırlamaktadır. 2008 yılından bugüne kamudaki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı %177 artmışken özel sektördeki yenidoğan yoğun bakım yatak sayısı %416 artmıştır. Bu cinayetlerin temelinde kamu eliyle hizmet sunumunun terk edilmesi yatmaktadır. Yıllardır bu sürece karşı çıkıyor, itirazlarımızı en yüksek sesle dile getiriyoruz. Sağlıkta özelleştirmenin ölüm getireceğine dair tüm çığlıklarımıza rağmen, sağlık yöneticileri kulaklarını tıkamış, gözlerini kapamıştır.
Yenidoğan bebek ölümleriyle ilgili ortaya çıkan bu olayda sorumluluğu bulunan kişilerin, mesleğimizin onuru ile hiçbir şekilde bağdaşmadığını vurgulamak isteriz. Bu korkunç suça karışan hekimler, meslektaşlarımız değildir. Hekimlik mesleğinin etik değerlerini hiçe sayan bu kişiler, en ağır cezaları almalıdır. Ancak burada hesap vermesi gerekenler yalnızca bu suça karışanlar değil, aynı zamanda aylar öncesinden gelen ihbarlara ve yaşanan ihmallere rağmen bu hastanelerin faaliyet göstermesine izin veren yetkililerdir.
Sağlık Bakanlığı, sağlık hizmetlerini denetlemek ve bu tür olayların yaşanmasını önlemekle yükümlüdür. Ancak son olay, bu denetimlerin yetersiz kaldığını ve ihmallerin üstünün örtüldüğünü gözler önüne sermektedir. İnsan hayatı ticaretin bir malzemesi yapılamaz. Parayı insan sağlığının önüne koyan tüm hekimler, en hızlı şekilde aramızdan ayıklanmalı ve sağlığın ticarete konu edilmesini önleyen düzenlemeler acilen hayata geçirilmelidir. Biz, gerçek, kamucu hekimler olarak bu korkunç olayın takipçisi olacağımızı ve adaletin sağlanması için elimizden geleni yapacağımızı herkesçe bilinmesini isteriz.
Bu vahim olayda zarar gören tüm vatandaşlarımızın acılarını derinden paylaştığımızı belirtmek isteriz. Yaşamdan ve yaşatmaktan yana olan biz hekimler, bu tür sorumsuzluklar karşısında sessiz kalmayacak, sorumluların hesap vermesi için mücadelemizi sürdüreceğiz.