Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel’in 3 güne yayılan Bursa gezisi parti örgütünü hareketlendirdiği gibi, verilen mesajlar bakımından da oldukça önemli etkinlikler dizisine dönüştü. CHP Bursa il-ilçe örgütleri, partililer gerçekten de hasret giderdi. Neden böyle diyorum, kısaca özetleyeyim.
Niyetim eski-yeni genel başkanlar arasında kıyas yapmak değil. Ancak eski-yeni yönetimler arasındaki anlayış farkına da işaret etmek gerek…
Kemal Kılıçdaroğlu’nun seçim öncesi gösterdiği performans ve gayretler mayıs 2023 seçimini kazanmaya yeterli olmadı. Bunun nedenleri zaten aradan geçen zaman içerisinde yeterince tartışıldı. Konumuz o değil.
Ancak, Kılıçdaroğlu’nun genel başkan olarak görev yaptığı süre içerisinde parti örgütleriyle araya koyduğu mesafe, üzerinde konuşulması gereken çok önemli bir detay.
Şartlar öyle getirdi diye düşünenler de olabilir. Örneğin; Kemal Kılıçdaroğlu, partililere, zaten CHP’ye oy verenlere değil, oyları yükseltebilmek adına, CHP’ye açık mesafe koyan kitlelere ulaşabilmek için o yöntemi seçmişti diye düşünülebilir (ki zaten öyle oldu). Sonuçta o sinerji yakalanamadı.
İl ve ilçe başkanlıklarına “uğramamayı” alışkanlık edilmiş bir genel başkan yaklaşımının, sinerjiyi olumsuz etkilediği çok açık… Partililerin değil, özellikle partili olmayanların katılımıyla toplantılar düzenlenmesi için harcanan emekle alınan sonuç arasında paralellik olmadığı da çok net görüldü.
“Bugün” aslında ülkemizin geleceğinin anahtarı
CHP’nin yerel seçimlerde yakaladığı başarı, kazanılan belediyelerdeki olumlu icraatla “sürdürülebilir” nitelik kazanacak. Çünkü bugün yerel yönetimlerin verdiği hizmetlerde duyulacak memnuniyet, gelecekteki genel seçimin sonucunu direkt etkileyecek. Bu anlayışla, yerel yönetimlerin başarılı olabilmesi için her adımın fedakarlıkla atılması şart…
Yerel yönetimlerdeki muhtemel hata ya da başarısızlıkların faturasının genel seçimi etkileyeceğini düşünen Saray ve hükümeti, bu nedenle belediyelerin geçmişten gelen borçlarını tahsil etme konusunda adım atıyor. CHP’li belediyeler (ki birçoğu da yıllardır AKP’nin yönetimindeydi) geçmiş dönem AKP’li başkanlar tarafından yapılmış borçları ödemek zorunda kalmaları bir yana, bir de SGK’nın alacaklarını tahsil etmek üzere harekete geçirilmesiyle cendereye sıkıştırılmak isteniyor. Hizmet veremez hale gelsinler ki, seçimde rüzgâr tersine essin…
Gelelim Özgür Özel’in Bursa ziyaretlerine…
CHP Genel Başkan Özgür Özel’in Bursa gezisi bu açıdan önemliydi. Özel, çok yoğun hazırlanan programlarında hem partililerle görüştü hem de kitlelere ulaşabilmek adına, bir anlamda nokta mitingi sayılabilecek konuşmalar yaptı, mesajlarını kamuoyu ile paylaştı, bence olumlu da oldu. Özel, tam da olması gerektiği gibi Bursa İl Başkanlığı’ndan başladı, Büyükşehir, Mustafakemalpaşa, Nilüfer, Osmangazi, Mudanya, Gemlik ve Harmancık belediyelerini ziyaret etti. Osmangazi, Nilüfer ve Yıldırım ilçe başkanlıklarında, Orhaneli yolunda partililerle bir araya geldi. Rozet törenleri, ziyaretlerde ayak üstü sohbetler derken, CHP Bursa örgütü yıllar sonra Genel Başkan’a kavuştu, bir anlamda hasret giderdi. Genel Başkan bir yandan CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş ve ilçe başkanlarına, diğer yandan Mustafa Bozbey başta olmak üzere belediye başkanları Erkan Aydın, Şadi Özdemir, Şükrü Erdem, Şükrü Deviren, Haşim Ali Arıkan ve Deniz Dalgıç’a yürekten destek vermiş oldu. Böylesine yoğun bir programdan CHP Bursa örgütü ve belediyeler yüzünün akıyla çıktı…
Sözün kısası: CHP müstakbel iktidar partisidir
Özgür Özel’in Bursa gezisinden çıkan anafikir şudur: CHP’ye ana muhalefet partisi demenin mantığı yok, CHP müstakbel iktidar partisidir.
Yani bugün dahil, bundan böyle her adım da, buna göre atılmalıdır.
Bursa’da da Türkiye’nin diğer illeri gibi, tablo çok net…
Ekonomi felaket, başta emekliler olmak üzere üç kuruşa mahkum edilen vatandaşların durumu daha da felaket. AKP iktidarının ısrarla görmezden gelmeye çalıştığı acı gerçek budur. Ekonomiden şikayet edenleri “Çıkar telefonunu!” diye ayar etmeye çalışan dayılar bile bıçak kemiğe dayanınca, acı gerçeklerle yüz yüze kaldılar, sesleri kesildi.
Özgür Özel: “Geçim yoksa seçim olur”
Özgür Özel’in “Geçim yoksa, seçim olur” sloganı bu nedenle önemli, bu nedenle geniş kitlelerde karşılık buluyor. Türkiye’nin bugünkü en temel sorunu hayat pahalılığı… Maaşlar ortada, kiralar ortada, çarşı-pazarda etiketler ortada, telefon-elektrik-su faturaları da ortada… CHP Genel Başkanı da doğal olarak konuşmalarında önemli bir bölümü bu konulara ayırıyor.
AKP hükümeti tasarruf genelgesi üzerine tasarruf genelgesi yayınlıyor ama kamu yönetiminde ciddi bir tasarruf eğilimi henüz gözlenmiş değil… Devlet, bir türlü tasarrufa gelmiyor, gelemiyor.
Hal böyle olunca, artık ana muhalefet partisine, halkın taleplerini dile getirme, vatandaşla daha kolay iletişim kurma şansı doğuyor.
Erdoğan’a: “Bırak o küfeyi, biz taşırız”
Mudanya’da yaşanan tabloyu hatırlatayım…
Özgür Özel maaşlara zam talebine karşılık Tayyip Erdoğan’ın “Özgür Bey’in sırtında küfe yok. Emekliye zam istiyor. 33 milyar tuttu 2 bin 500 lira zam. Benim sırtımda küfe var” cevabını verdiğini hatırlatıyor.
Otobüsün üzerinde, ellerinde 2 tane küfe var, gençler getirmiş, birini sırtına alıp, Tayyip Erdoğan’a sesleniyor:
“Tayyip Bey diyor ki, ‘Emekliler bana ağır geliyor. Taşıyamam’ diyor. ‘Asgari ücret ağır geliyor taşıyamam’ diyor. ‘Rizeli hemşerime çay parası veremem, ağır geliyor’ diyor. Ama bir bakıyorsun yandaş müteahhide sıra gelince dikeliveriyor. 660 milyarı buluyor. Ben diyorum ki, Tayyip Bey bırak küfeyi, bırak. Ver benim sırtıma, ver benim sırtıma küfeyi. Ben emekliyi aslan gibi taşırım, aslan gibi. Asgari ücretliyi taşırız biz. Biz bu milleti taşırız. Eğer taşıyamıyorsan bırak küfeyi. Milletin sırtından in. Sen bu milletin sırtına yüksün, emekliler değil, asgari ücretliler değil, esnaf değil, çiftçiler değil. İşte biz bu küfeye neyi koyarsan koy taşırız. Taşıyamayan bırakacak, taşıyanlar gelecek. Getir sandığı küfeyi biz taşıyacağız. Emeklileri biz ayağa kaldıracağız. Söz veriyoruz. Bu iki genç küfeyi almış gelmiş, helal olsun onlara. Size bir şey söyleyeyim, bakın bu iki çocuğu unutmayın. Millet küfeyi Tayyip Bey’den alıp bizim sırtımıza koyunca o gece çıkacağız, hep birlikte galibiyeti kutlayacağız ya, söz veriyorum bu iki gençle birlikte kutlayacağız. Biz kazanacağız, biz kazanacağız, biz kazanacağız.”