Genç sunucu protokolü takdim ederken “ilçe kaymakamımız” diyeceği yerde ağzından “ilçe belediye kaymakamımız…” ifadesi dökülüverdi… Sağımdaki solumdaki deneyimli gazetecilerin yerlerinde şöyle gergince kıpırdandıklarına, kıkırdadıklarına tanık oldum. Lakin kasıt olmadığı her halinden belliydi, çünkü irticalen konuşmalarda oluyor böyle dil sürçmeleri… Amacım genç sunucuyu utandırmak değil elbette, o nedenle de tarih-mekân gibi detaylara hiç girmiyorum. Fi tarihinde, kalbur saman içinde deyip geçelim. Ayrıca şunu da ifade etmeliyim ki, deneyimli isimlerin dahi böyle basit sürç-ü lisan kurbanı olduklarına da tanıklık ettik zaman içerisinde. Kazadır… Utanacak bir şey yoktur, yeter ki ders alınsın, tekerrür etmesin!
Ama… Eğri oturup doğru konuşmayalım mı?
Sunucu kardeşimizin bu masum yanlışında, bir doğruluk payı da yok mu yani?
Bursa’da kendini devletin değil de adeta AK Parti’nin memuru olarak gören, bütün mesleki kariyerini de AK Parti sempatizanlığına bağlamış bürokratları gerçekten de görmedik mi?
Gördük! Neler neler gördük…
Birkaç ay önce, Bursa il Millî Eğitim Müdürlüğü’nün eğitim-öğretim yılı başlangıç törenine katılan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın‘ın, Millî Eğitim Müdürlüğü basın bültenlerinde nasıl sansüre uğratıldığını, bültende ve MEB’in web sitesinde adlarına bile yer verilmediğini kaleme almıştım. 10 Eylül 2024 tarihli o yazımı okumamış olanlar için kısa yol şöyle: Link: Bursa Milli Eğitim’den Mustafa Bozbey ve Erkan Aydın’a sansür
O yazıda özetle şöyle demişim:
“…Tören ve etkinliklere Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın da katıldı ancak konuyla ilgili Milli Eğitim Bursa İl Müdürlüğü’nce hazırlanan basın bülteninde, belediye başkanlarının adı yer almadı, sadece “il protokolü” ifadesine yer verildi. Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü geçmişte ise milletvekili, belediye başkanları gibi AK Partili tüm protokolü isim isim zikrederek basın bülteni hazırlıyordu. Örneğin 11.9.2023 tarihli, yani tam 1 yıl önceki basın bülteninde, o dönemin AKP’li Büyükşehir Belediye Başkanı’nın konuşmasına bile yer verilmişti. Dileyenler bu BURAYA tıklayarak Milli Eğitim İl Müdürlüğü’nün kendi web sitesinde yer alan o habere de göz atabilir.”
Yani İstanbul’da tüm kamu kurumlarınca CHP’li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu‘na karşı yürütülen “yok sayma” ve “dışlama” tavrının bir örneğinin, çirkin bir mobbing şeklinde Bursa’da da CHP’li belediye başkanları Mustafa Bozbey ve Erkan Aydın‘a yaşatılmaya çalışıldığını sobeledik ya!
Ne değişti?
Soruyu daha doğru soralım ya da… Bir şey değişti mi?
Hayır efendim, ne gezer!?
Daha önce AK Partili belediye başkanları, milletvekilleri MEB’in Bursa’daki bir etkinliğine katıldığında basın bültenlerinde isimlerine yer veren, konu hakkında brifing veren, konuklar CHP’li olunca da mobbinge başvuran Bursa İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu’nun dünkü vukuatı, Bursa İl Millî Eğitim Müdürlüğü’nün resmi basın bülteninde de yer verildiği üzere şudur:
“…Bursa’da 2024-2025 eğitim öğretim yılı ikinci dönem açılış programı, yeni binasında eğitime başlayan Demirtaşpaşa Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirildi. Açılış törenine Bursa Milletvekili Refik Özen, Bursa İl Millî Eğitim Müdürü Dr. Ahmet Alireisoğlu, MÜSİAD Bursa Şubesi Başkanı Alparslan Şenocak, il ve ilçe millî eğitim müdürlüğü yöneticileri ile çok sayıda öğrenci katıldı.”
Dileyenler ilgili haberimize tıklayarak (Link: Eğitim-Öğretim Yılı İkinci dönemi başladı) tamamını okuyabilir. İl Millî Eğitim Müdürü, AK Partili Bursa Milletvekiline projeyle ilgili bilgi de aktarmış, konuşması için söz de vermiş… Milletvekiline bilgi vermek, kürsüde söz vermek elbette hata değil, hata olan sadece iktidar partisi mensuplarını muhatap alıp, muhalefet partillileri yok saymak… İl Millî Eğitim Müdürü’nün bu tavırlarının devlet adamı vakarına ne ölçüde yakışıp yakışmadığını, okurlarımız elbette takdir eder.
Ama işin ilginci şu ki, tam da bu hadisenin yaşandığı dakikalarda Cumhuriyet Halk Partisi Bursa İl Başkanı Nihat Yeşiltaş “eğitim” konulu bir basın açıklaması yapıyordu.
CHP İl Başkanı Yeşiltaş’ın açıklamasında altını çizdiği detaylar, Millî Eğitim’in ülkemizi ve milletimizi ne tip handikaplarla karşı karşıya bıraktığını gösteriyordu adeta.
Lafı hiç eğip bükmeden adrese teslim ederek, diyordu ki Yeşiltaş:
- “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli adı verilen, pilot çalışması bile yapılmadan okullarda uygulanmaya başlayan öğretim programlarını geri çekin.
- ÇEDES protokolü ile pedagojik formasyon almayan kişilerin okullara girmesini, çocuklarımıza uygun olmayan etkinlikler yaptırmasını engelleyin.
- Çocuklarımızın okullarda temiz içme suyuna erişimini sağlayın. Bir öğün ücretsiz okul yemeği verin. Kantinlerde satılan yiyecekleri ve fiyatlarını kontrol altına alın.
- Asgari ücretin yarısına, yarı zamanlı çalışan temizlik personeli ile okulları temizleyemezsiniz. Çocuklarımızın sağlığı ve güvenliği için kadrolu temizlik personeli ataması yapın.
- Çocuklarımızın ve öğretmenlerimizin okullardaki güvenliğini sağlayın. Her okula bir güvenlik görevlisi görevlendirin.
- Çocuklarımızın ucuz işgücü olarak kullanıldığı, yaralandığı ve öldüğü MESEM programına son verin.
- İkili eğitimi sonlandırın, tüm okullarda tam gün eğitime geçilmesini sağlayın.
- Köy okullarını açın.
- En az bir yıl okul öncesi eğitim her çocuk için zorunlu ve ücretsiz olmalıdır. Okul öncesi eğitimde katkı payı uygulamasını kaldırın.
- Devlet okullarında yaşanan sorunlar yüzünden özel okullara mecbur bırakılan velilere dayatılan fahiş ücretleri denetleyin, kontrol alına alın.
- Özel okullarda emeği sömürülen, asgari ücrete çalıştırılan öğretmenlerimiz için taban maaş düzenlemesi yapın.
- Diplomasını almış öğretmenler yeniden aday statüsüne düşürülemez. Milli Eğitim Akademisi adı verilen öğretmenlerin diplomasını çalma projesinden derhal vazgeçin!”
Millî Eğitim Bakanlığı ve il-ilçe müdürlükleri, bu haklı talep ve eleştirilerin gereğini yapmak yerine…
CHP’lileri yok sayarak yola devam ediyor…
CHP’lileri yok sayınca, tüm bu sorunlar çözülmüş mü oluyor, işte onu bilemedim…