Siyaset ve siyasetçi ya da başka bir deyişle politikacı ülkelere göre değişir. İyi bir politikacının bir kere hitabeti kuvvetli olmalıdır. Ağzı iyi laf yapan bir siyasi diğerleri arasında öne çıkar. Fakat şöyle de bir şey var ki, “yerinde söylenen söz, zamanında içilen ilaç gibidir. Söz ağızdan çıkıncaya kadar senin esirindir. Ağızdan çıktıktan sonra sen onun esiri olursun” derler ya da Yunus Emre‘nin de ifade ettiği gibi; “söz ola kese savaşı, söz ola kestire başı.”
Diyeceksiniz ki “Halil, pazar, pazar ne diyorsun?”
Hemen gireyim konuya. Bundan tam 31 sene önceye, 1993 yılına gidelim. Aslında son günlerde hemen herkesin karşısına çıkan değişik montajlarla versiyon, versiyon izlediğiniz bir video var. Şimdinin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, o zaman genç bir siyasetçi ama ağzı da laf yapan bir siyasetçi. Bursa’da o zamanki partisinin bir toplantısına katılıp konuşma yapıyor. Hani şu meşhur simit, çay hesabını yaptığı konuşma. Ne diyordu o konuşmada “bu iktidar bir çay ile bir simiti çok görüyor.” Bu sözler üzerine salon neredeyse alkıştan yıkılıyor. Evet aradan tam 31 yıl geçti yer yine benim de canım memleketim olan Bursa, kürsüde yine aynı kişi yani Cumhurbaşkanı Erdoğan var. Sosyal medya o video ve sonradan üretilen türevleri ile çalkalanırken, herkes ağzından çıkacak sözlere dikkat kesilmişken, “Çatlasanız da patlasanız da biz atacağımız adımları hesap ederek atarız. Asgari ücreti yüzde 30 artırdık. 2025 enflasyon hedefinden yüksek olmasına rağmen içimize sinen, emekçilerimizin alın terinin tam karşılığı olan bu hesap yerine oturdu. Bu rakam, enflasyonla gelir arasında dengeyi gözeten bir rakamdır” dedi.
Buradan benim anladığım, aradan geçen 31 yıla rağmen vatandaş için değişen hiçbir şey olmamış, hala aynı hesap kitap yapılıyor. Değişen şey, siyaset sahnesindeki yüzler ve o yüzlerin güne, zamana ve bulundukları koltuğa göre sarf edilen sözler.
Eğer bugün AKP ana muhalefet olsaydı, eminim o kürsüden aynı hesabın güncellenmiş hali ile rakamları verir ve 31 yıldır bir arpa boyu yol almadınız, düşün bu milletin yakasından diye biten bir konuşma yapardı.
Benim ömrüm yetmez ama çocuklarımızın aynı konuşmayı bundan 31 yıl sonra 2055 yılında başka siyasetçilerden duymasını istemiyorum.
Herkesin hesap kitap yapmadan, bir pazar olsun kahvaltı sofrasına koymak üzere birer simit alsın istiyorum.
Ama eğer Bursa’da iseniz Abdal fırınına gidip bir simit, yanına da bir “tahinli pide” alıp benim yerime de yiyin, o lezzeti özledim.
Haydi iyi pazarlar.