Tam 32 yıl öncesinden bahsetmek istiyorum sizlere. Her yerde, her durumda ve her zaman savaşlar acımasızdır. Hiçbir savaş görülmemiştir ki sivillerin korunduğu ve öldürülmediği. Hep bir bahane olmuştur sivil ölümlerini açıklayan. Halbuki ne olursa olsun sivil ölümleri asla hiçbir bahane ile açıklanamaz. Derinlemesine düşündüğümüzde savaşlarda acılar, ölümler, kayıplar herkesin içini acıtır; bu acılar, ölümler ve kayıplar unutulamaz ve unutturulamaz. Unutulmaması ve bir daha yaşanmaması için de çok çaba sarf edilmelidir. Bu şiarla çıktım yola. Unutmamak ve unutturmamak için. Lata Trajedisi benim gönlümde yaradır. Gelin hiç bilmeyenler için Lata Trajedisini birlikte okuyalım.
Tarih: 14 Aralık 1992 günlerden Pazartesi. Gürcistan’ın Abhazya’ya saldırmasının üzerinden tam 4 ay geçmişti. Savaş Gürcistan lehine devam ediyordu. Tkuarçal bölgesi Gürcistan tarafından kuşatılmıştı. Böylelikle Abhaz kuvvetleri ile bölge arasına Gürcistan kuvvetleri girmiş, Abhaz Halkı Tkuarçal’da zor durumdaydı. Abhazya Hükümeti Tkuarçal’daki sivillere kayıtsız kalamazdı. Hemen devreye Abhazya Hükümeti ve silahlı kuvvetleri girdi ve buradaki sivilleri bölgeden çıkarmak için Gürcistan hükümeti ve silahlı kuvvetleriyle, Kızılhaç örgütüyle, Rusya Federasyonu’yla anlaşarak Tkuarçal’daki toplam 82 sivilin bölgeden çıkarılması için anlaşmaya varıldı. Bölgeden çıkarılacak tüm sivillerin detaylı bilgileri tüm paydaşlara aktarıldı. Tüm ayrıntılar konusunda anlaşma sağlandı. Üç Mürettebat dâhil, (sekizi hamile” kırk sekiz kadın ve otuz yedi erkek toplam seksen beş sivil. masumların ikisi yeni doğan bebek, altı çocuk (üç yaş altı), yirmi bir çocuk (on iki yaş altı),dokuz genç (on sekiz yaş altı),yirmi kişi (otuz yaş altı) ve yirmi dört kişi (otuz yaş üstü).
Böylelikle toplam seksen iki sivil, üç mürettebatlı Rus helikopteriyle bölgeden çıkarılacaktı.
14 Aralık 1992… Siviller bir umut diye bindiler helikoptere. Helikopter Lata Köyü civarında Gürcistan kuvvetleri tarafından füze ile vuruldu. Helikopter içinde sıcaklık inanılmaz düzeylere ulaşmıştı ve herkes kömürleşmiş, tanınamaz durumdaydı. Nitekim helikopterin içinde yanarak Can veren tam seksen beş sivil tanınamadıkları için hep birlikte kardeşlik mezarlığına gömüldüler.
Mücadelem tam da onların trajedilerini derinlemesine öğrendiğim gün başladı. Bu inanılmaz bir savaş suçuydu ve herkesin öğrenmesi gerekiyordu. Helikopterde çocuklar, yaşlılar, kadınlar bulunuyordu ve kadınların sekizi hamileydi. Susamazdım ve susmadım. Lata Trajedisinin kitabını hazırladım. Üstelik kitabın İngilizcesini de işinin ehillerine çevirttim. Sonrasında senaryosunu hazırladım ve T.C. Turizm ve Kültür Bakanlığına senaryo ve diyalog yazım desteği için başvurdum. Sonucu beklemeye başladım. Sonuçlandığında Lata Trajedisi senaryom destek almaya layık görülmüştü. Üstelik çok sayıda senaryo arasından seçilmişti. Sıra filmin çekilmesi aşamasına gelmişti. Yine T.C. Turizm ve Kültür Bakanlığına bu kez yönetmenin başvurması gerekiyordu. Dört bir yana haber saldık. Çerkeslerden, Abhazlardan yönetmen bulmaya çabaladık. Olmadı. Kimse bu filmi çekmek istemedi ya da Bakanlığın şartlarını karşılayamadı. Sonunda Türk bir yönetmenle çıktık yola. Senaryoyu sahiplendi. Elinden gelenin fazlasını yaptı. Ama bu kez lata filmimize destek alamadık.
Destek olanlarımızdan çok destek olmayanlarımız daha fazlaydı. Destek olanlar kendilerini biliyorlar. Onlara buradan bir kez daha teşekkürü bir borç bilirim. Olmayanlara da yok bir sözüm. Ama ömrümün sonuna kadar Lata Trajedisini tüm dünyaya anlatmaya, onların anılarını yaşatmaya devam edeceğim. Kendime görev edindim. Savaşlar masumları, çocukları, kadınları ve yaşlıları bizlerden almasın diye elimden geleni yapmaya çalışacağım. Bu konuda elinden gelecek bir şey olanların da bana ulaşmalarını rica ederim. Ben eminim ki birlikte başaracağız ve birlikte çocukları, kadınları ve yaşlıları koruyacağız. Sivillerin öldürülmemesi için birlikte kötülüğe karşı duracağız. Umarım bir daha savaşlar yaşanmaz ve sivillerin kılına zarar gelmez.
Kaynak: Sizin Gazete