Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Pınar Ersoy KORKMAZ

Savaş değil barış!

Sizlere 14 Ağustos 1992 – 1993 Gürcistan-Abhazya savaşından bahsetmek istiyorum. Zira bu savaş hem Gürcüler hem de Abhazlar için son derece zorlu bir savaş oldu. Nasıl olmasın! Savaşlar her zaman halkları mahveder öyle değil mi? Hem belki ders alınır yaşananlardan. Hem de günümüzde yine dünyanın dört bir yanı ateş çemberindeyken, insanlık her savaşta olduğu gibi yine ölürken, hatta günümüzde de herkes suspusken belki dile gelir Sosrıkua. Belki yine bilgeler bilgesi Sataney Guaşa savaşları sonlandırır. Böylelikle uyanır insanlık. Yeri göğü bombalarla inletenler füzelerin ıslıklarına son verir. Yer gök durulur; çocuklar anasız babasız kalmaz. Anneler çocuklarının parçalanmış vücutlarını kucaklarında feryat figan taşımaz, ne dersiniz?

14 Ağustos 1992; günlerden kara cuma. Saat öğle saatleri. Abhazya Parlamentosu toplantıda. Gürcistan ile ilişkiler konusu masada. Tam da o an Gürcü kuvvetleri girmişti kardeş topraklarına. Birlikte yaşadıkları, komşu oldukları, evlilik yoluyla akrabalık kurdukları kardeşlerini öldürmek için planlar çoktan yapılmıştı. Amaç: otokton halk olan Abhaz halkını sonsuza dek tarih sahnesinden silmek ve Abhaz topraklarına Gürcüleri yerleştirmekti. Gürcistan Kuvvetleri hızlı davranmışlardı. 14 Ağustos saat 11 sularında Oçamçıra işgal edilmiş, Tkuarçal kuşatılmıştı bile. Düşman kuvvetleri hızla Sohum’a doğru yol alıyordu. Üstelik gelişmiş silahları, ağır makineli tüfekleri, tankları ve savaş uçaklarıyla donanımlı bir orduya da sahiptiler. Bugüne kadar Abhazlarla Gürcüler arasında sorunlar vardı. Ama işin bu boyutlara ulaşabileceğini kimse düşünmemişti. Abhazya hükümeti her zaman ılımlı yaklaşmaya çalışmıştı olanlara. Gürcistan Hükümeti olayları tırmandırmaya çalışmıştı zaman zaman. Ama her şeyin iyi olacağına Abhaz Halkının ve Abhaz Hükümetinin inancı tamdı. Hatta Gürcülerin saldırısı Abhazya Yüksek Şurası ile Gürcistan Devlet Şurası arasında birlik anlaşmasının görüşüleceği günü yapılmıştı. Parlamentodan çıkacak sonucu beklemeyi bile düşünmemişti Gürcistan Hükümeti. Sonuçta bu iki kadim halk birlikte yaşayan, kökleri birlikte gökyüzüne yükselen bir ağacın dalları gibiydi. Her anlamda iyi geçinmeleri iki halkın da çıkarınaydı. Birbirlerini korumak ve kollamak hem Abhazlar hem de Gürcüler için çok önemli olmalıydı. Fakat böyle olmamıştı demek. Bela bu kez bacadan, hiç ummadıkları yerden düşmüştü Abhazların üzerine.

Abhazlar ise savunmasız yakalanmışlardı. Kardeş bildikleri Gürcülerin onları arkalarından vuracağını düşünmemişlerdi. Gürcü işgal kuvvetlerinin önce tatil köyü bölgesinde daha sonra da kızıl köprüde ilerlemesini durduran düşmanı ilk karşılayan ve direniş gösterenler, münferit iç kuvvetler alayı askerleri, Aydgılara üyeleri ve halktan gönüllülerdi. Gönüllüler her taraftalardı. Abhazların silahları yok gibiydi. Ellerine kazma kürek alanlar bile vatan savunmasına koşuyorlar, canlarını hiçe sayıyorlardı. Savaşı kazanacaklarına inançları tamdı.

Öte yandan Abhazya’ya, Gürcistan’a karşı Abhazya lehine savaşmak için kardeş Kuzey Kafkas halklarından, Türkiye’den, Çeçenistan’dan, Rusya’dan, Suriye’den, Ürdün’den ve farklı birçok ülkeden gönüllüler katılıyor, bu asil insanların direnişine katkıda bulunuyorlardı. Çünkü bu topraklar yüzyıllardır Abhazlarındı ve komşu halk bu topraklara göz koymuştu. Haksızlık karşısında dilsiz şeytan olmayanlar sıvadı kolları. Susmadılar, desteklediler Abhazları. Bu acımasız savaş, dile kolay; tam bir yıl, bir ay, bir hafta ve altı gün sürdü.27 Eylül 1993 Pazartesi günü Abhazlar ordu anlamında yetersiz olsalar da büyük bir inançla savaşı kazandılar.

30 Eylül Abhazya’da her yıl Zafer Bayramı olarak kutlansa da Abhazların hala içleri buruktur. Çünkü savaş insanların içindeki çocukları öldürür. Yaşanan dramlar, trajediler ve çekilen çileler hâlâ unutulmadı ve unutulması da mümkün değil. Kapanmayacak yaralar açtı bu savaş Abhazların yüreklerinde. Özellikle Lata Trajedisi bunlardan sadece bir tanesi.

Her zaman dediğimiz gibi, savaşlar her iki tarafta da onarılmaz yaralar açar ve savaşlar her iki tarafı da yok eder. Bir daha yaşanmaması dileğiyle…

Kaynak: Sizin Gazete

İLGİLİ YAZI (Link):  Lata Trajedisine dair



YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER





Verified by MonsterInsights