Ana Sayfa Arama Video Yazarlar
Kategoriler
Servisler
Nöbetçi Eczaneler Sayfası Nöbetçi Eczaneler Hava Durumu Namaz Vakitleri Puan Durumu
WhatsApp
Sosyal Medya
Uygulamamızı İndir
Tayfun ÇAVUŞOĞLU

Bursa özlediği milli bayramlarına kavuştu

Bu yazıdaki ara başlıklar
-Zafer Bayramı Bursa’da gerektiği gibi kutlandı
-Bursa Hakimiyet yayınına devam ediyor
-Bir mektup! Peki okur ne düşünüyor?

CHP Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi Grubu’nun 30 Ağustos Zafer Bayramı kapsamında toplu ulaşımın ücretsiz olmasına ilişkin verdiği önerge üzerine, bu talebe karşı çıkan o günlerin talihsiz Bursa’sının Büyükşehir Belediye Başkanı  Alinur Aktaş şu cevabı vermişti: “30 Ağustos halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir…”

Alinur Aktaş’a o günlerde “gereği” hatırlatıldı. 30 Ağustos’un sıradan bir askeri zafer değil, Türkiye Cumhuriyeti’ne giden yolun temel taşı olduğu, bu askeri zaferi önce Mudanya Ateşkes Antlaşması ile siyasi bir adımın ardından da Lozan zaferinin tamamladığı anlatıldı. “Sözlerim saptırılıyor” diye kıvrandı ama video kayıtları ortadaydı. O ifadeleri virgülüne kadar söylemişti.

“30 Ağustos halkın genelini ilgilendiren bir bayram değildir…” sözüne cevabı Bursa halkı, seçim hezimetine uğrayıp evine dönen Alinur Aktaş’a tam 5 ay sonra meydanlarda verdi. 30 Ağustos Zafer Bayramı Bursalılar’ı gayet yakından ilgilendiren bir bayramdı.

30 AĞUSTOS, BURSA’DA GEREKTİĞİ GİBİ KUTLANDI

Bu ne coşku, bu ne güzellik! Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in adeta slogana dönüşen ifadesiyle söylersek; “Ne güzelsin Bursa! Çoook büyüksün!”

Cumhuriyet ve cumhuriyet değerleriyle sorunlu küçük bir azınlığın gönlünü almak için, Türk Milletini milli bayramlarını bile kutlayamaz hale getirmeye dönük çabalara rağmen kayda değer hiçbir yol kat edilemediği, yerel seçimin hemen ardından 19 Mayıs’ta ortaya çıkmıştı. 30 Ağustos’ta da gördük ki, Kuva-yı Milliye’nin önderi, Türk İstiklal Harbi’nin Başkomutanı, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ve İlk Cumhurbaşkanı, ebedi lider Mustafa Kemal Atatürk’e olan sevgi ve saygı bunca yılllık olumsuz çabalara inat azalmıyor, aksine büyüyor.

“30 Ağustos Zafer Bayramı nasıl kutlanmalıdır?” sorusununu cevabını merak edenler için Bursa Büyükşehir Belediyesi, Osmangazi, Nilüfer, Mudanya ve Gemlik belediyelerinin düzenlediği etkinlikler en güzel örnek oldu.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramı başta olmak üzere milli bayram kutlamalarını Nilüfer’de marka haline getiren bugünün Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey’in ev sahipliğinde düzenlenen ve binlerce Bursalı hemşerimizin omuz omuza yürüdüğü yürüyüşte bir kez daha gördük ki, Alinur Aktaş’ın sözleri gerçeği yansıtmıyor. Milli bayramlarda hiçbir şey yapmazsan, o ruhu yaşatmak bir yana aksine köreltmeye kalkışırsan, halkın katılıp katılmadığı konusunda işte böyle yanılırsın…

CHP örgütleri de bu yılki kutlamalarda özen gösterdiler. CHP Yıldırım İlçe Başkanlığı’nca düzenlenen fener alayı geçmiş yıllarda olduğu gibi yine dikkat çekiciydi, vurgulamak gerek.

Fakat bu yılki 30 Ağustos özelinde Osmangazi Belediyesi’nin etkinliklerine ayrı bir parantez açmak gerek… İlmek ilmek dokunmuş bir programla Osmangazililerin gönlünü fetheden Osmangazi Belediye Başkanı Erkan Aydın, farklı etkinliklerle birkaç adım öne çıkarken, ayrıca Osmangazi Belediyesi’nin bahçesindeki Osman Gazi anıtının karşısına kucağındaki kız çocuğuna “aydınlık geleceği hedef gösteren” Atatürk anıtı yerleştirdi ki, geçmişle bugünü kucaklayan bu anlamlı tabloyu alkışlıyorum…

BURSA HAKİMİYET YAYININA DEVAM EDİYOR

Bu arada tam Zafer Bayramı tatiline girerken medya dünyasından acı bir haber gelmişti. Sönmez Holding bünyesindeki Bursa Hakimiyet gazetesi, AS TV ve Radyo S için kapatma kararı verildiğine ilişkin haberi tele16haber.com’dan kamuoyuna duyurduk. Sönmez Holding Yönetim Kurulu Başkanı Celal Sönmez, Bursa Hakimiyet’in sadece web sitesinin yayınına devam edeceğini gazete-tv ve radyodan oluşan grubun kapanacağını söylüyordu. Gazete son kez 31 Ağustos günü yayınlanacak ve yayın yaşamına veda edecekti. Çağdaş Gazeteciler Derneği Bursa Şube Başkanı Yüksel Baysal, Bursa basınına bugüne dek ciddi yatırımlar yapan Celal Sönmez ile görüştü. Bursa Gazeteciler Cemiyeti de bu konuda bir yazılı açıklama yaptı. Yerel basının yaşadığı zorlukları ve dönüm noktalarını ele aldığı bir yazıyı kaleme aldım ki okumamış olanlar için linkini buraya veriyorum. (Link: “Medya S” özelinde ve “basın” genelinde, çöküşün anatomisi)

Bursa 30 Ağustos Zafer Bayramı’nın coşkusunu yaşarken, sadece 11 gün sonra, 11 Eylül 2024’te kuruluşunun 50’nci yılını kutlayacak iken kapanma kararı verilen Bursa Hakimiyet’te ise hüzünlü bir çalışma vardı. 31 Ağustos’ta çıkacak “veda” sayısı için hazırlık yapılıyordu. Tam 50 yılllık gazete kapanacaktı ki bu “Bir Dev(r)in Sonu” demekti.

Neyse… Yine tekrarlıyorum, “Medya S’i kapatmayın Celal Bey” demek bana düşmezdi ama hem haber hem de yazı hızla yayıldı, kamuoyu oluştu. Sanıyorum ki yakın çevresi de dahil, dört bir yandan gelen çağrılara kulak vererek Medya S Grubu’nun tüm organları için yayına devam kararı veren sayın Celal Sönmez’e kişisel olarak ben de teşekkür etmek isterim.

Celal Sönmez’in ” yayına devam” kararının ardından gazete “veda sayısı” olmaktan çıktı, sayfalar yenilenerek günlük haberlerle okuyucusuna ulaştı. Bursa Hakimiyet, bu kent için önemli bir yayın. Yayın yaşamını sürdürmesi de çok güzel. Süreç içerisinde yerel basının ayakta kalmasını sağlayacak tedbirlerin alınması dileğimi paylaşıyorum.

BİR MEKTUP… PEKİ OKUR NE DÜŞÜNÜYOR?

1971’deki mezuniyetini takiben Bursa Belediyesi’nde göreve başlayıp, Büyükşehir Belediyesi’ne dönüştükten sonra da daire başkanlığı ve genel sekreter yardımcılığına kadar yükselmiş ODTÜ’lü şehir plancısı Turgut Yalkı’dan bir eposta aldım. Tele16haber’de yayımlanan “Medya S özelinde ve basın genelinde çöküşün anatomisi” başlıklı yazımı zevkle ama aynı zamanda da üzülerek okuduğunu belirtiyordu. Mektuptan kısa bir alıntı yapacağım ki, gazetelerin geçmişte oynadığı role ve bugününe dair bir okur görüşünü de aktarmış olalım.
Turgut Yalkı şöyle diyor:
“Belediyenin aboneliği sayesinde Olay ve Bursa Hakimiyet dairelerimize kadar gelirdi. Sizin de belirttiğiniz gibi, nerede kuş uçsa bunun haberini masamızda bulur, dairemizi ilgilendiren konularda hemen basın büromuza bilgilendirme yazılarını hazırlardık. Yerel basını izlemek bir alışkanlık halini aldı ve emekli olduktan sonra da satin almaya devam ettim. 2000 li yillarda değişen siyasi konjonktür nedeniyle değişim gösteren gazetelere karşı tavrım çok değişti ve gazete almamaya başladım.”

Hastalığa doğru tanıyı koymak, tedavinin ilk adımıdır. Turgut Yalkı’ya nezaketle dillendirdiği güzel teşhisi için teşekkür ediyorum. Çok yoğun baskı altında tek tipleştirilmek zorunda bırakılan basınla ilgili kullandığı “2000 li yıllarda değişen siyasi konjonktür nedeniyle değişim gösteren gazeteler…” ifadesi, sorunun ve sonun özetidir.

Bu özet aslında genel olarak Türk basınının imtihanıydı. Şartlara derhal uyum sağlayanlar oldu, direnenler oldu, direnemeyenler oldu, direnmeyi aklından bile geçirmeyenler de oldu. Bana göre, “konjonktür”e karşı mücadele etmeyen-edemeyen basın çalışanları da, basın patronları da “meslek adına” sağlam bir özeleştiriyle rotalarını yeniden çizmelidirler.

YAZARLAR
TÜMÜ

SON HABERLER





Verified by MonsterInsights